VEDAT KAN


Ve Bir Bayram Daha Bitti; Ne Oldu Sana Erzurum?

,


Öyle bir şehir ki; “can” dendiği zaman akan sular durur du… “Gardaş” dendiği zaman zamanın durduğu gibi. Arkadaşlık kavramını tarif edecek ne bir dil vardı, ne de kelime dağarcığı. Sadece yaşayacaksın ve yaşayarak öğreneceksin.

Erzurumlu olmak öyle kolay mı? Öyle sıradan bir iş miydi sanki.

Dadaş olmak, gardaş olmak, can olmak…

Bir varmış, bir yokmuş masalı gibiydi o zamanlar. Dostun can, kardeşin gardaş, komşunun namus göründüğü devirler. Mahalleden kız sevmek bile ar meselesi sayılırdı, nice sevdalar sessizce silinip gitti mezarlar kenarında. Söyleyemeden, anlatamadan ve sadece uzaklardan seyre dalarak.  Utanırdı seven sevdiğine sevgisini anlatmaya. Ayıplarlardı komşuya yan gözle bakmış diye. Aynı mahalle bile komşu sayıldığı için, kız sevmeler bile başka mahallelere kayardı. Çoğu zaman mahalle kavgaları “kız sevme” yüzünden çıkardı ya.

Ne diyirsiz gardaş gız sevirıh, gapısından da mı geçmıyah?

Ramazanları… 

Ah o Ramazanları. 

Anlatmaya kalkarken dahi burnumuzun kemikleri sızlarken, hatırlamaya kalktığımız zaman dahi yüreğimizde bir şeyler acı verirken, ruhumuzda hissettiğimiz özlem, mecburi kabullenişlere çevrildiği zaman, neleri kaybettiğimizin hesabını bile yapamaz bir duruma düştüğümüzün açıklaması olmuyor. İşte böyle bir yaşantıdır Erzurum.

Erzurum; özlemektir, beklemektir, umut etmektir.

Âmâsız, lakinsiz, fakatsız kabullenmektir.

Bütün bunlara rağmen var olmaktır Erzurum. Yaşamaya çalışmaktır. Palandöken’in eteklerinde, adı ile aynı ovanın bağrında ve tarihin tam merkez noktasında. Varlığını kabul ettirmektir Erzurum

Ne günlerdi diyebilmek için, öncelikle o günlerin manasını ve maneviyatını anlamak lazım gelir aslında. Sonradan bu şehirde yerleşenler bilmezler o günlerin manevi ruhunun serinliğini, o yüzdendir ki bugün yaşanan bütün olumsuzlukların müsebbibi olarak ta ben onları görmekteyim.

Hep bir ağızdan dillendirdiğimiz “kaliteli göç verip, kalitesiz göç alıyoruz” un altında yatan da bu çöküş işte.  Bizim gibi görünüp ama bizden olmayanların, bir kültürü nasıl dinamitlediğini bu Ramazan ayında bir kez daha yaşamadık mı.

Sözüm ona oruç tutuyoruz ya; 

Ekmek sırasında küfürlü kavgalar.

Trafikte araç sürücülerinin birbirleriyle yaptığı şeyin adını telaffuz dahi edemiyorum.

Bu şehrin her adımında kaos oluşturan birileri ve karakollarda son bulan tartışmalar.

Her adımında ama her adımında üzerinize üzerinize çıkan, nereden geldiği belli olmayan ve hemen her köşeye sahiplenmiş yolunuzu kesen dilenciler. Yabancısı olduğumuz sokaklarımızda, caddelerimizde gözlerimizin içine büyük bir kin ve öfkeyle bakan birileri. Ve bizler bu şehrin azınlık sakinleri…

Canım çıka ne oldu sana Erzurum?

Sen kalk dünya tarihinde hakkın ile yer al ve sonunda birkaç tane ne idüğü belirsiz sayesinde birilerinin hafızasında “hakkını helal etmediği” bir hale gel. Nerede kaldı bu şehrin sokaklarında gezen ve gezerken bir birleriyle can-ı gönülden selamlaşan, kucaklaşan, tokalaşan gerçek Dadaşlar.

Nerede kaldı o Erzurum Beyefendileri.

Nerede kaldı saygı ve sevgi timsali geçmişimiz.

Bizi dünyaya tanıtan, Türkiye’mizin hemen her yerinde bizi gururla yâd ettiren Dadaşlık ruhumuz.

Bir ekmek sırasında ana-avrat küfrettirecek kadar, karşındakinin üzerine düşmana saldırırcasına öfkeyle saldıracak kadar biz Erzurum luluktan ayıran ne olmuş olabilir ki?

Trafikte ağzından salyalar akıtarak yumruklaşacak kadar Erzurumluluğumuzu unutturmuş ne olmuş olabilir ki?

Zannediyor musunuz ki Allah’ ın böyle bir ibadete ihtiyacı var. Zannediyor musunuz ki sizin yapmış olduğunuz bu hal ve hareketler ibadet oluyor…

Bakınız bir bayram daha geldi ve gidiyor.

Hangi pişmanlık kızartısı temizler, kırdığımız kalplerin hüznünü?

Canım çıka ne oldu sana Erzurum? 

Kor olaydım; böyle mi olacaktın Erzurum?

Ramazan bitti, Bayram bitti ve bizler yine birbirimizin yüzüne bakıyoruz. Utanmayacak mı küfürden ve sinirden kızaran yüzümüz? Utanmayacak mı trafikte ve caddede yumruklaştığımız zaman, kin kusan kelimelerimiz.

Bir seçim atmosferine daha girdik. Birilerinin dolduruşları içersinde, birilerinin menfaatleri için, kardeşin kardeşle olan muhabbeti yıkılmak üzere dikkat et Erzurum. Tıpkı Ramazanda yaptığımız gibi kan şekerimiz beynimize tavan yaptırıyor ve istemeden de olsa sırf birileri saltanat koltuğuna oturacak diye kalp kırıyoruz, seçim bitince aynı otobüste caddeye ineceğiz haberiniz olsun.

 Kazananlar size özel araç tahsis etmeyecek ve hatta ardına dahi bakmadan çıkıp gidecekler aramızdan ve sizi bir daha arayıp sormayacaklar. Tıpkı; onlardan öncekilerin yaptığı gibi.

Kendine gel, ne oldu sana Erzurum?