Uz.Dr. Ayhan Yiğit


TIP BAYRAMI -21

.


Bu hafta, bir TIP BAYRAMINI daha idrak ediyoruz ve geride bırakacağız...                                                                                                                Tüm meslektaşlarımın 14 Mart Bayramlarını kutluyor, sağlıkla, mutlulukla nice nice bayramlar geçirip; daha iyi günlerin bizim olmasını diliyorum…           

Geçen yıl KORONA keyfimizi kaçırmıştı, bu yılda bayramımızın keyfini KORONA VİRÜSÜ kaçırıyor!

Her olayda olduğu gibi, askerden sonra ilk koşan, salgın savaşını omuzlayan, sağlık personeli oldu ve oluyor…

 Hizmet devam edecek; sağlık personellerimiz, fedakârca gece, gündüz demeden, yemeden, içmeden, uyumadan; tüm riskleri kucaklayıp tedaviye devam etti, ediyor ve edecek…

Hastaları kurtarıp, sağlamları koruyacağız! Allah yardımcımız olsun…

KORONA servisinde / yoğun bakımda çalışan bir hemşire, özel kıyafet ve özel maskesi ile feryatla bağırıyordu!( Ülkemizde değil.) ‘’12 saat su bile içemiyoruz!’’

Bu yoğun ve olağan üstü çalışma:

Hekimlerin ve diğer sağlık çalışanlarının, birçok şeyi hak ettiklerini gösterip, daha çok değer verilip, hoş tutulup ve gönüllerinin alınması için yetmiyor mu?

Bu bir, Ulusal ve Uluslar arası mesele; savaşacağız, tedbirleri alacağız tedavileri yapacağız…Tam atlatamadık ama;  inşallah en az zararla atlatacağız!

Dönelim asıl konumuz olan bayrama:

BAYRAM! Tıp Bayramı! Ne güzel söz, ne güzel gün. 

Bayramların anlamları çok derin, çok içerikli, çok kutsal, çok değerli, çok anlamlı   ve de sosyal, toplumsal bir olgu, bir değer; kültür yansıması, kültür ve yaşantı tezahürü…                    

Barışma, kucaklaşma, af etme ve kaynaşma günleri…

TIP BAYRAMI da; bizim kucaklaşmamız, birleşmemiz ve dayanışmamız olsun… Keşke her günümüz bayram gibi olsa. 

Bayramların derinliği; tıpkı yerkürenin katmanları veya bulutların katları gibidir bence… Yâda beyin kıvrımlarına benzer.

Yalnız, katmanlar ve katlar görülebiliyor, boyutları ve değerleri ölçülebiliyor.           Ama bayramların değerleri ölçülemiyor, birim değeri yok veya ulaşılamamış.              Onların değerini; atalarımız, kültürümüz, yaşantımız ve inancımız, bizlere manevi olarak vermiş… 

Onlar hissediliyor, duygu ile, sezgi ile algılanıyor. Algılayanlara göre; değeri ve derecesi değişiyor, yüceliyor benimseniyor. Ya da benimsenmiyor ve yaşanmıyor. 

Bizler; toplum olarak, bayramların değerini bilen ve da yaşayan bir Milletiz.

Bu değer; ailemize, büyüğümüze, küçüğümüze, içimize, kalbimize ve kemiklerimize kadar işlemiş. Çok şükür, asil ve büyük milletiz!

Bayramları tam ve coşkuyla yaşayabilmemiz için, sıkıntıların ve nahoş olayların olmaması lazım. 

Dini ve milli bayramların dışında, birde mesleki bayramlar var. İşte o bayramların biri de bizim, TIP BAYRAMIMIZ.  

Büyüklerimiz, ağabeylerimiz bu anlamlı günü; bizlere, ”Tıbbiyelilere, Doktorlara” armağan etmiş, anmayı, kutlamayı gelenek-âdet haline getirmişler!        Devletimizde hoş görüp kabul etmiş.

Getirmişler ki, bu gün daha iyi anlaşılsın, anlatılsın, mesleki değerler tartışılsın.

Doktorlar bir gün dahi olsa; dinlensin; sevinsin, istediği şekilde davransın, istediği gibi; ailesiyle, eşiyle, dostuyla sevdikleri ile geçirsin!

 Bu gerçekleşe biliyor mu? Hayır! Coronasız da geçiremiyorduk!

 Değerli Dr. N.D Arkadaşımızın Fani Doktor şiirinden mısralar; 

  “Elimde notlar makale dergi,         Rüyalarım bölük pörçük, 

  Akranlarım gezer sokaklarda.       Deliksiz uykuya hasretim, 

  Erteledim sevinçlerimi,                 Yıllar geçer artar yorgunluk, 

  Gençliğim kitaplar arasında.         Ne olur anlayın bende insanoğluyum”. 

 Yeteri kadar anlatılabiliyor muyuz, Kurumlar, Kuruluşlar ve yetkililer bizleri tam, anlıyorlar mı? Bence hayır! 

Bizler tam bir dayanışma içinde miyiz, Bir araya gelebildik mi, gelebilecek miyiz? Bir umut!

Birimizin meselesi hepimizin meselesi, birimizin derdi hepimizin derdi diyebiliyor muyuz? Bence hayır! 

Kaç Tıp mensubu, sözlü ve fiziki saldırıya uğradı, hatta hayatını kaybetti!    Hangi tabip odaları dile getirdi, kaç kez getirdi? Sağlık müdürleri ne dedi? Medya ne kadar üzerinde durdu? 

Bunlar irdelenmeli, üzerinde durulmalı, nedenleri, niçinleri ortaya çıkarılmalı. Kanaatimce, gerekenler yapılmalı. 

Sağlık Bakanlığı, bazı güvenlik tedbirleri aldı; ama yetersiz! Çünkü saldırılar ve tehditler devam ediyor…

Salgınlarla savaşan, cankurtaran, acı dindiren; değerli meslek mensuplarına bu yapılır mı?

Bir Doktorun mısraları; (N.D) 

“Anlamam arsız hiddetten,         Anlamam arsız hiddetten, 

 Emeğe karşı şiddetten,               Hizmete karşı şiddetten”, 

 Her Tıp bayramında konuşmalar yapılır, nutuklar atılır, biraz da sorunlara değinilir; Ama sorunlar giderilemez, sürer gider!

Bu günün, “törenlerin”; en beğendiğim tarafı, Tıp Fakültelerinde ki Akademik giysi merasimidir. Bir akademik kariyerde, rütbe alan doktor; 

Hocasının elinden akademik giysiyi giyer, hocası, ailesi ve çocukları onu sahnede kutlar, resim çektirirler, kucaklaşırlar… vs. 

Bu tablo, güzel bir hatıra olarak kalır; albümlerde ve zihinlerde!

Törenler den sonra herkes isti rahatına veya eğlencesine yönelir; Doktorlar ise nöbetlerine gider. 

İşçi bayramında, onlara tatil var! Neden doktorlara olmasın?

Aynı Doktorun Tıp bayramın da, servisimizde seslendirdiği dizelerden; 

“Elinden geleni yapan fani Doktoruz, 

 Akşam döner herkes evine,        /  Benimse yolum gider nöbete.’’

              

Tıp mensuplarının, Doktorların yaptıkları işin inceliği, derinliği, önemi, kutsallığı, zorluğu… tam olarak bilinmemektedir… Tıp mensupları bunu anlatamamıştır. 

Gururlarından; ben, ben dersem benliğim zedelenir diye düşünmüşlerdir! Ağlasam kendimi acındırsam, hafiflik olur, egoistlik olur, diye düşünmüşlerdir!

Başkaları bizi görsün, başkaları bizi anlatsın demiş ve bunu beklemişlerdir!

Hâlbuki başkaları bizi ne kadar anlar, ne kadar anlatır? 

Bir atasözü vardır ; “El, ele güle, güle ağlar”. “El, elin nesine, gülerek gider yasına”. 

Değerli meslektaşlarım, yine de biz; bizim mesleğimizin inceliklerini, özlük haklarımızı, bir doktor, üç doktorun işini yaptığını yetkililere anlatmalıyız. 

Bir doktorun kendi çocuğunu bırakıp, başkasının çocuğunu kurtarmaya koştuğunu…

Canlı ile, canlı organla uğraştığını; organ sentezi, vazo sentezi, nöro sentezi… ve de organ nakli yaptığını anlatmalıyız! 

 Laboratuarlar da; haftalar, aylar… yıllarca çalışarak ve sabrederek AŞI arayışını, AŞI üretimini… anlatmalıyız… Şimdi yine, elzem ve popüler konu oldu!

 Korona salgınının nihai durdurulması; önüne geçilmesi, gelecekte tekrarlamaması, aşısının bulunması ile olacak!

 Bu ağır yükleri taşıyan, çok önemli bir işi, en iyi şekilde yürütmeğe çalışan mensupların; onura edilmelerini ve özlük haklarının düzeltilmesini görmemek olur mu?

 Sayın Sağlık Bakanımız, bazı iyileştirmeler yapacağını söyledi. Bekliyoruz... 

 Bölgeler ve iller arası personel dağılımının düzeltilmesini bekliyoruz… 

 Bölgemizde ki Şehir Hastanesinin adının değil de, her bölümün ihtisas verir hale getirilmesini bekliyoruz…

TIP BAYRAMIN da mensuplarımıza, bir gün tatilin verilmesini bekliyoruz 

Sayın meslektaşlarım: Sizlerden de, KORONA var diye; diğer hastalıkları ve hastaları ihmal etmemenizi istiyorum..

Daha güzel günler ve bayramlar hepimizin olması ve KORONA’ SIZ bir Türkiye ve bir Dünya  dileğiyle.  

 

Hoşça kalın, EVDE KALIN...

UZ.Dr. Ayhan YİĞİT