Selman Soğukpınar


SOSYAL MEDYA AHLAKİ DEĞERLERİMİZİ YOK ETTİ.

.


Günüüzün zehirl yılanı sosyal medya araçları insanlar tarafından bilinçli kullanılmamaktadır. Bu sebeple birincil vazifeler ihlal edilmekte aile gibi temel kurumlara gösterilmesi gereken ilgi ve alaka sanal ortama harcanmaktadır.

Bütün bunlar başta aile olmak üzere toplumun her kesimine zarar vermektedir. Böylece fertleri bozulan toplumda aile kurumu da zedelenmekte ve toplumda sorunlar baş göstermektedir.

Ortaya çıkan bu sorunlar karşısında bizler geleceğimizin teminatı olan ailemizi sağlam bir şekilde kurmak ve onu korumak durumundayız.

Ahlaki ve manevi değerlerine sahip bir çocuk yetiştirmek için her ebeveyne ve her topluma görevler düşer. Çocuklar en başta evindeki ailesinden, sonra eğitim gördüğü okulundan daha sonrada çevre ve yaşadığı toplumdan alacağı örnekler ile kişilik kazanır.

İşin başında olan aile hayatımıza günümüz şartlarında baktığımız zaman. Baba işten gelip kumandayı alıp bir kenara çekilip sosyal medyanın derinliklerine dalıyor, annenin babadan farkı yok bitmeyen oturma günleri yetmezmiş gibi birde üzerine watsap guruplarındaki sohetler ve sosyal medya takıntısı geldiki deyim yeride ise ‘Yandı gülüm keten helva’…

Anne , Baba da durum böyleyken çocukta evde kendisine ayrılan odasında ya oyun mecrasında, ya ne yedüğü belirsiz sosyal medya rezaletinde boğulmaya mahkum olmuş durumda.

Açıkçası sosyal medyayı yanlış kullanan ebeveynler bu konuda çocuklarına da kötü örnek olmaktadırlar. Çocuklarının internet bağımlısı olmasına katkı sağlamaktadırlar. Daha sonra çocuklarının internet bağımlısı olduğundan şikâyet eden ebeveynlerin, çocuklarını bu bağımlılıktan kurtarmak için aldıkları önlemler çoğu zaman işe yaramamaktadır.

Evlatlarımızın kendilerine arkadaş olarak seçtiği sosyal medya rezaletinin çocuğumuza nasıl bir dostluk arkadaşlık yaptığını hiç düşündük mü?

Hayır.

O zaman gelin hep beraber biraz düşünelim ve ben sizlerden ayrı olarak düşündüklerimi ve gördüklerimi yazayım.

Günümüzde sosyal medyada dolaştığımızda, geleneksel Türk aile yapısını ve dünyaya örnek ahlak anlayışımızı temelinden dinamitleyen bir sürecin silahına dönüştüğünü görüyoruz.Açık ve aleni bir şekilde cinsel öğeleri sonuna kadar istismar ederek ahlaki değerlerimizi alt üst edilmektedir..

Adına ne derseniz deyiniz sosyal medya adı altında her ortama katılan cinsel sos (!) çocuklarımızı hedef alıyor. Çocukların psikolojisi bozuluyor, bilinçaltı zararlı unsurlarla dolduruluyor.

Bu vesile ile de yapılan her uygulamanın mübah olduğu aşılanarak, ahlaksız toplumun temelleri atılıyor! 

Ahlaksızlık bu toplumun normal bir yaşam koşuluymuş gibi meşrulaştırılıyor.

Diğer taraftan Televizyonlardaki bir çok program ve dizilerin yüzde doksanında enişte baldızı  ile, hanım kocasının erkek arkadaşı ile, yeğen amcasının hanımı ile, dayı yeğeninin hanımı ile cinsel ilişkiler kuruyor.

Bu edepsizlik topluma ve bizim çocuklarımıza normal bir yaşammış gibi izlettiriliyor.

Halbu ki çocuğumuzun dostum dediği arkadaşım dediği sosyal medya ve televizyonda şiddetten, tecavüze varıncaya kadar her türlü sahne izlettiriliyor. Dolayısı ile edepsizliğine ve cinselliğin normalleştirildiği, parçalanmış ailelerin, birbirlerine ihanet eden aile fertlerinin anlatıldığı rezillik evlatlarımızın ahlaksız ve  edepsiz fert olarak yetişmesine vesile oluyor.

Kısacası sosyal medyanın yanlış kullanımı, lüks yaşantıya özenme , karşılıklı sevgi ve saygının terk edilmesi, eşlerin, birbirlerine iyiliği emretme ve birbirlerini hayra teşvik konusunda yeterli özeni göstermemeleri, aile içi muhabbetin kaybolması, çevrenin olumsuz etkileri ,gelişen teknolojinin olumsuz etkileridir.

Cinsellik ve sapıklığın arşa dayandığı günün sonunda çocuklarımızın ve toplumumuzun bunalıma sürüklendiğini açıkça gözlemleyebiliyoruz.

Aslında şunu itiraf etmek gerekiyor ki, bu sosyal medya platformlarının bir suçu değil. İnsanların bir kısmı, sosyal medya hesaplarında, olduklarından çok daha farklı bir kimlik ile görünüyorlar. Bu hem kendilerine, hem ailelerine, hem de iletişim halinde oldukları diğer insanlara ciddi zararlar verebiliyor.

Aynı şekilde sosyal medya bağımlısı olan kimseler kendi aile ve çevresine karşı sorumluluklarını yerine getiremedikleri için veya sosyal medyayı daha rahat kullanabilmek için yalan söylemek gibi kötü davranışlara tevessül edebiliyorlar. Bu da aile kurumunun ciddi bir şekilde yaralanmasına sonunda da dağılıp perişan olmasına sebep oluyor.

Görünüşte muhafazakâr olan ailelerin bile pervasızca aile mahremiyetini zedeleyici paylaşımlarda bulunduğu, sosyal medyada sıkça karşılaşılan bir durum. Elbette bu, İslami hassasiyeti olan ailelerin dikkat etmesi gereken önemli bir konu. Aile mahremiyetinin pervasızca ve bilinçsizce ortaya saçılması, hem itikadı, hem de ailevi problemlere yol açabiliyor.

Bana göre böyle edepsiz, ahlak kurallarından yoksun mecralarda dolaşıpta ertesi gün ‘’yahu arkadaş ne büyük ahlaksızlık’’ diyorsak, kusura bakmayın hiç de samimi değiliz.

Halbuki internet de, sosyal medya da doğru bir biçimde ve gerektiği kadar kullanıldığı taktirde elbette çok büyük yararlar sağlıyor. Merak ettiğiniz ve ihtiyaç duyduğunuz konularda, çok hızlı bir şekilde bilgiler elde etmenize imkan tanıyor. 

Fakat yine de yukarıda sıraladığımız problemler dikkate alınmalı ve sosyal medya bilinçli bir biçimde kullanılmalıdır. Mutlu bir aile ortamı ve huzur dolu yuvalar için, her aile ferdi üzerine düşeni yapmalıdır.

Bu işin en büyük günahı bizimdir. Çünkü biz izlemeseydik, o dizinin veya yayının devam etme şansı olmazdı. Biz çocuklarımıza sahip çıkıp onlarla dost, arkadaş olsa idik. Onlar başka arkadaş, başka dost aramaya gerek duymayacaklardı.

Sonuç olarak teknolojinin hızlı bir şekilde gelişim göstermesiyle birlikte internet hayatın her noktasına girdiği bir zamanda yaşıyoruz. İnternet keşfolunalı beridefarklı bir hayat boyutu oluştu dünyada: Adı Sanal hayat.

Bu hayat bizleri adeta internet/sosyal medya ve aile arasında tercih yapmak durumuyla karşı karşıya bıraktı.

Çok geç olmadan artık sosyal medyanın başlı başına aile kurumu için bir tehdit olduğunun farkına varmalıyız.

Çünkü bana göre sosyal medyanın vermiş olduğu tahribatın ölçüleri ölçülemez safhadadır. Bu durum ise oldukça sıkıntılı bir durum olarak karşımıza çıkmakta ve aile dediğimiz kurumun dibine dinamiti koymaktadır. Neticede sosyal medya bağımlısı olmak ya da sosyal medya karşısında geçirilen ihtiyaç dışı bütün zaman başta Yüce Yaratıcıya karşı olmak kaydıyla hem kişinin kendisine hem ailesine hem de topluma karşı işlemiş bir suç olduğunu bilip bir an evvel kendimize çekin düzen vermeliyiz.

VESSELAM!