Sündüs GÜMÜŞ


ÖLÜ KADINDAN MEKTUP

.


Sayın okur! diye başlamak istiyorum sözlerime. Bugün sizlere ölü birinden aldım mektuptan söz edeceğim. O çok merak edilen ölümden sonraki hayat hakkında. İkiye böldüm sizi farkındayım, üzgünüm ama sizin kalktığınızda uyumak gibi bir gayem hiç yok. Mektuba geçecek olursak da... sözlerine sevgili Simya olarak başlamış. Soy adımla hitap edilmesini sevdiğimi nereden biliyordu? Tanıdık birinden olsa gerek. “ Burası çok soğuk, burası çok ıssız,,, karanlık görmek istemeyeceğin kadar iğrenç. Leş gibi kokuyor. Burnumu ezip geçiyor. Yavaş yavaş kemiklerime karışıyor etlerim, dişlerim çekiliyor tırnaklarım yok oluyor. İlmek ilmek acı hissetmem gerekirken fiziksel olarak hiçbir acı yok. zaten dünyadayken de yoktu. ölü bir kadının mektubu ellerinde kendimi kapattırdığım tabutum, beyaz bir kefenim. Başka hiçbir şeyim yok Yakılmak istemiştim oysa her zamanki gibi bana saygı duymadılar. Ruhumun bedenimden en haz dolu zevkle çıkışını net bir şekilde hatırlıyorum. Çıplağım, kötü kokuyorum. Gözlerimi açamıyorum. Bedenim öylece bırakıldı zerre kadar bile ruh kırıntısı yok içimde. Fakat hislerimi kaybedemiyorum. Bazen nefret, bazen kin, bazen öfke. Kimseyle konuşmadım henüz söylenenleri duyabiliyorum. Evet evet ölüler konuşuyor. Bazen saçma sapan ninniler söylüyorlar. Kimi zaman azap sesleri geliyor. Yan tarafımda, küçük bir oğlan çocuğu var. Sanırım 5-6 yaşlarında. Kanserden öldüğünü söylüyor. Annesini çok özlediğini bir gün annesine kavuşacağını, o günü sabırsızlıkla bekliyormuş. Annem yanımda olsun ister miydim? Bilmiyorum tuhaf. İntihar etmişim öyle diyorlar. Beni o öldürdü, boğdu. Cesedimde parmak izine dahi rastlanmamış. Kayıtlara intihar olarak geçmiş olabilir ama bu mektup intihar etmediğimin kanıtıdır. Tabutumdan yazıyorum ölümüm onun elinden. Ben intihar etmedim kimse bana inanmamıştı ama o gerçekti. Beni o öldürdü. Mektubu okuyan kişi onu sen de görüyorsun. Bunu biliyorum. Şimdi sana son isteğimi söyleyeceğim. Onu kendi ellerinle öldür ve benim yanıma gönder. Benim adım Elya Simya.” İsmi okuduğum zaman neye uğradığımı şaşırmıştım. Mektubu yazan kişi bendim. Zarfında da 'deniz manzaralı tek bir kara gülün açtığı o mezar’ yazıyordu.