VEDAT KAN


Olmayınca, Olmuyor…

.


Bir sıkıntı var.

Kim ne der ise desin. Bu işin anlaşılamayan, kör noktalarının birinde bir sıkıntı var… Belki uygulama noktasında, belki iletişim noktasında, belki arzu etme noktasında veya ne bileyim belki de ifade etme noktasında bir sıkıntımız var. Ve biz bu durumu çözemiyoruz.

Şehir olarak çözemiyoruz. Şehir halkı olarak çözemiyoruz. Bürokrasi olarak, siyaset olarak, hatta ve hatta çözmek bir yana, iyice çözümsüz bir hale getiriyoruz.

Yeni bir durum değil ki bu. 

Yabancılık çekmedik konulara.

Fuat Başkan’da öyle ifade etmek istedi aslında ama o kadar çok dolmuştu ki; zamanın kısıtlığından, kendisini izleyen misafirlerinin yapacak milyon tonlarca işlerinin olmasının bilincinden, konuştuklarının tıpkısının aynısı, bir önceki başka başkanların, başka sivil kitle organlarının, başka kamu kurum ve kuruluş amirlerinin, başka konuşmacıların hemen her konuşma esnasında aynı kelimeleri tekrar etmelerinden midir nedir, tıpkı bir önceki yapılan konuşmalar gibi yerini bulmayacağının idrakinden olsa gerek ifadesi, buruk ta olsa yarım kaldı. Yarım kalan birçok şey gibi…

Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği, Erzurum Şube Başkanı Fuat Demir, ilimiz bünyesinde bulunan ve kendi başkanlığı idaresindeki 4 yıllık dönemini ve 2022 yılının Genel Değerlendirilmesinin yapılacağı amacıyla bir toplantı düzenledi. Hem de kahvaltılı.

Niyet güzel, amaç güzel, uygulama güzel, katılanlar güzel, mekân güzel, bahse konu toplantıya konu olan ise güzellerin en güzeli;

Erzurum.

Ama göremediğimiz o kör nokta detayında sıkıntı var. Bu şehri istenilen seviyeye çıkaramayan. Bu şehrin insanının beklentilerini bir türlü hayalden öteye geçiremeyen.

Eksiklikleri bertaraf etme aşamasında elbette ki gayretler mevcut, çaba sarf edenler mevcut. Ama niyetler ile iletişim noktasında, onlarca yıldır yaşadığımız kör nokta bilinmeyenlerimiz var bizim. Altından kalkamadığımız. Ama Fuat Başkanımızın da ifadelerinde eksik olmayan umudumuz gibi.

Şu umudumuz da olmasa var ya…

Uluslararası bir marka, ne arasanız var. Mekânda yok yok. Hizmet kalitesini tartışmam bile, hatta hakkını helal etsin çayımızı bile güzide müdürlerimizden birisi servis yaptı. Bu sıralar bu mekânda bu tür organizasyonlar aldı başını gidiyor, toplantı yapmasını seven bir milletiz vesselam.

Dedik ya yok yok bu mekânda. İsim desen var, hizmet desen var, yıldız desen var, kalite desen var ama mikrofon yok. Konuşmacının önünde, kürsüde bir mikrofon ve maşallah Türkiye’miz gibi bir salonda kürsü Tekirdağ’da, Van’daki bizler ses bekliyoruz. Hani bu mekânın uluslararası organizasyonlara hazırız mesajı?  1 ay sonra bu şehir panayır yerine dönecek ve biz adı basın toplantısı olan bir toplantı salonunda, soru soracak mikrofon bulamıyoruz. Önemli değil önümüzde kahvaltımız var ya, kim bakar mikrofona. Sıkıntı yok, soru sormak isteyen bağırarak sesini duyursun. 

Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği Erzurum Şube Başkanımız Fuat Demir; gerçekten iyi niyetli olup, anladığım kadarıyla da kendilerini teşebbüs noktasında elini taşın altına koymayı farklı algılayan birisi olarak gördüm. Bir sonraki seçimde tüzükleri gereği tekrardan seçilemeyecek olması her ne kadar demokrasi adı altında olması gereken olsa da, şehrim adına ben üzülürüm. Kendilerinin halefi kim olur bilmem ama en azından müteşebbis noktasında eş değer olur diye bende umut etmeye başladım bile.

MÜSİAD, Erzurum Şube Başkanımız Fuat Demir o kadar güzel bir temennide bulundu ki katılmamak elde değildi ama yukarıda da izah etmeye çalıştığımız ve yıllardır nakarat olarak tekrar ettiklerimiz hep aynı temennilerdi.

“Şehrimizi birlikte kalkındıralım” ama nasıl? Kim veya kimler yapacak bu işi? Hangi siyasi güç ve hangi bürokrat desteği altında yapılacak bu iş? Teşvik kapsamları hep tartışılır oldu bu şehirde, ancak bugün yapılan toplantıda da gördük ki bu şehirde yolunda gitmeyen bir şeyler var.

Fuat Başkan; yerel yatırımcılara destek çıkılması gerektiği noktasında umutlarını yinelerken; başta siyasiler olmak üzere, bürokrasinin ve halkın da bu noktada, bir kenarda kayıtsız kalmadan bilhassa sermayeyi de kapsayacak şekilde sahiplenilmesinin gerektiğini bütün samimiyetiyle açıkladı. Ve hatta bu açıklamalarının arasına da haklı olarak sitem katarak, karşılaştırmalı örneklemelerle birkaç farklı şehri de gözümüzün önünde canlandırdı.

Ne mi oldu?

İş adamlarını Erzurum’a yatırım yapmaya çağıran Demir; iyi niyet ve umut dolu sözlerini yinelerken, sitemli dokunuşlarının arasına, teşvik kapsamında bu şehirde başarı neden olmuyor? Sorusunu kattığında, ortaklık kültürünün yok denecek seviyelerde olmasını eleştirdiğinde, batı ile doğunun arasındaki sanayileşme ve yatırım şartlarının değerlendirmesini ele aldığında aslında cevaplarını kendisi de biliyordu.

2.Organize Sanayi Bölgesine kurtarıcı gözüyle bakmasını doğru bulmadığım gibi, 2.OSB de yaşananları hayal kırıklığı veya yanlış atılmış adımlar olarak nitelemesi yerine, rast gitmeyen bir algı olarak görmesi de iyi niyetinin bir göstergesidir. Oysaki 2.OSB, bu şehrin bürokrasisinin üzeri öylesine kapatılacak bir eksik çalışmasından çok öte, bir yanlışıdır… Aynı hataların daha fazlasıyla yeni yerinde yapılmasına kesinlikle müsaade edilmeyeceği de, bizim umudumuzdur.

Oltu’da yaşanan gelişmeler gururumuz olmakla birlikte, yıllardır takibimizde olduğu ve eksiklikleri noktasında diğer ilçelerimizle aynı kefelerde tartılmasını doğru bulmadığımı da beyan etmek isterim. Oltu’da yapılan ve yapılacak olan çalışmaların katma değer kapsamında devamını başka bir ilçemizde yapılması, denge sağlayacağı gibi yaşanacak olan hareketliliğin bereketini de bu şehrin bütün sınırlarına ve hatta bölgenin sınırlarına aktaracağı umudumuzda yine canlıdır.

Evet Başkanım;

Sanayileşme şart, ancak bu aşamalardan geçecek, bu şartlarda çalışacak gerçek manada gönüllü olan değil, sevdalı olan ve hatta kara sevdalı olan yatırımcılara ihtiyacımız var. Örneklerimiz de var bu şehirde ama yeterli gelmiyor. Bu yüzden konuşmalarınızda da değindiğiniz, şehir dışında ki Erzurumlulardan yardım istememiz gerektiğinin altını da bilhassa çizmek istiyorum. Bu şehrin şu an ki nüfusu hayallerimizin gerçekleşmesine yeterli bir rakam değildir. Bu şehrin dışında yaşayan sahiplerinden de destek beklemenin neresi yanlış ki? Hem vermiş olduğunuz diğer şehirlerin örneklerinde, başarılı olmalarının asıl sebeplerinden birisi de budur. 

Asıl soru, teşvik kapsamında neden başarılı olamıyoruz yerine; başarılı olanlar nerede ve ne yaparak başarılı olmuşlardır olmalıdır… Gerisi zaten geliyor.   

Evet, gerçekten de sizin ifade ettiğiniz gibi bu şehir artık bir liman şehri sayılır. Ulaşım noktasında yüz yıllardır İpek Yolu güzergâhının ana hattı olan bu şehir belki bu saatten sonra arzu ettiği hayallerine kavuşarak, halkına refah bir yaşama kalitesi sunar. Belki diyorum; çünkü bu konuda benim umudum sizin umudunuz kadar canlı ve heyecan verici değildir. Kanun uygulamaları esnasında, Teşvik paylaşımları ve teşvik planlamaları kapsamında değerlendirilmek üzere, görüşleri istenilen birilerinin “ruhsatlı silah” istemesi ve görüşlerine bu maddeyi koydurmaya çalışması da vizyon ve misyon hususundaki görüşlerinizin uçuşarak, bu umudumuzun tükendiği doruk noktadır. Dolayısıyla Fuat Başkanımın heyecanını yaşayacak ve yaşatacak müteşebbislere ihtiyacımız olduğu kanaatindeyim.

Elbette ki Sivil Kitle Teşekküllerinin koltukları boş oturulacak koltuklar değildir. Ancak geçmişte yaşanan birçok algı ne yazıktır ki henüz yeni yeni değişmekte, ezberler ise ancak bozulmaya başlanılmıştır. Günümüz şartlarının ve genç girişimcilerin hayallerinin daha berrak olması da bu güzellikleri ortaya net olarak koymaktadır. Asıl umudum odur ki; bu genç ve dinamik yapı en kısa zamanda bu şehrin asıl ihtiyacı olan ve adını birlik ve beraberlikten alan ve hatta yıllardır oluşumu engellenen, en büyük eksikliğimiz olan “LOBİ” eksiğimizi gidermeleridir. 

Sadece Hayvancılık ve Tarım noktasında bu şehir kesinlikle bir yerlere varamaz. Bugün, Dünyanın gözü kulağı ilimizde ve Palandöken’dedir. Bizde olan bazı değerler komşu illerimizde olsa idi, yaşanacak gelişmelerin ilimize ne gibi fayda sağlayacağı bilinmez ama bizim kendi değerlerimizin farkında olmadığımız da aşikârdır. Küçük bir örnek vereyim; Kapadokya adı altında birkaç şehirde bulunan değerler, burada bizim tek bir ilçemizde mevcut. Termal yönünden memleketimin hemen her yerinde sıcak su bulunurken ve bilhassa bazı şehirler bu sektörü ekonomi bandı olarak kullanırken bizim 2 ilçemizin bu konudaki attığı adımlar ortadadır. Rafting konusuna, Palandöken konusuna, Tarihi geziler konusuna zaten hiç girmek istemiyorum. Yurdumun değişik yerlerinde dağınık halde bulunan bir takım coğrafik ve görsel güzelliklerin, değerlerin bu şehirde bir arada bulunması ve bundan ekonomik olarak kullanılamamasının sebepleri, Allah aşkına teşvik olmaması mıdır? 6. Bölge, 5. Bölge veya 25. Bölge algısı bir teferruattır. Bunu siz de biz de çok iyi biliyoruz.

Bu şehir; Lobisini kurup, siyasi gücünü yanına alarak, kanun yapıcıdan geçici veya yeterli olmayan bir teşvik almak için ricacı olacağına, kalıcı olarak bir takım kamu kurum ve kuruluşların hakiki ve kalıcı desteğini talep etsin. Mesela Enerji ihtiyacının karşılanması doğrultusunda; Elektrik Aboneliği ve Tüketimi için, ısınma ihtiyacının karşılanması doğrultusunda; Doğalgaz Aboneliği ve Tüketimi için destek istesin. Nakliye ve Ulaştırma bedellerinin desteklenmesi hususunda destek istensin ve hatta halka yansıyan değerlerde olur ise işte o zaman geri dönüşleri hep birlikte görelim. Ayrıca, ziyaret kapsamında turistik gezilerin getirisinin bu şehire nasıl yansıdığı da açıkça görülür.   

Biz şehir olarak daha Doğu Ekspresini bir geceliğine garda kenara çekemiyoruz, iyi niyetinizi takdir ediyorum ama korkarım ki başkanım, bu hayallerimiz de yarım kalır.

Dedim ya istemek başka şey, yapmak başka. Bir yerlerde göremediğimiz ve yolunda bir türlü gitmeyen bir şeyler var. 

Tamam, umudumuzu kesmeyelim ama

Olmayınca olmuyor Başkanım olmuyor.