Öncelikle şunu baştan belirtelim. Siyaseti bilen de, bilmeyen de konuşuyor. Ekonomiden anlayan da, anlamayan da konuşuyor. Tarihi doğru tahlil edebilen de, edemeyen de konuşuyor.
Darlandıklarında, ortaya atacak bir malzeme bulamadıklarında hemen ceplerinden onu çıkarıp başlıyorlar çiğnemeye. Ağızlarında sakız olmuş “ya megri megri ne olacak”…
Güdümlü olanlara zaten lafım yok, kasıtlı olanlara ve bilhassa İslamiyet düşmanlarına.
“Çözüm Süreci” başlı başına bir projeydi, proje gereklerinden birisiydi “megri-megri”.
Son 30-40 yılda yaşanan her şeye rağmen “eli kanlı bebek katili teröristlerle masaya oturmak”.
“BOP'un Eş Başkanı” olmayı sahiplenmek.
Ve daha birçok adımda atılması gereken adımların hepsi atıldı ve atılmaya da büyük bir kararlılıkla devam edilmektedir. Siz sakızınızı çiğnemeye devam edin “megri, megri”.
Proje aşamalarından halka gösterilen detaylardan bir kaçıydı. Devletler politikalarında halk her şeyi göremiyor, bilemiyor. Tahlil ise hiç yok… Aslında görmesine de gerek yok, bilmesine de… Ama öyle yorumlar yapılıyor ki, işte o zaman şeytan bile şeytanlığından şüpheye duymaya başlıyor.
Ne demeliydi yönetenler? Rahmetli Erbakan Hoca gibi, heyecanına dayanamayıp, aldığı rüzgârın etkisiyle daha fazla beklemeye-sabretmeye zaman harcamadan “İmam Hatipler bizim arka bahçemizdir” cümlesini çok erken dillendirerek, sonunu mu hazırlamalıydı.
Mesela ne demeliydi?
En kısa zamanda paralel yapıyı bitirme planlarımız var, mı demeliydi?
Veya eli kanlı terör örgütünü tarihe gömmeye, Kandil’i yeryüzünden silmeye az kaldı mı demeliydi?
Akdeniz her zaman bir Türk gölüydü ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni dünya ülkelerinin tanıtımına açtıracağız mı demeliydi?
O zaman ülkemizin durumu şimdiki Irak’tan, Suriye’den, Libya’dan daha mı farklı olurdu?
O gün, bugündür; içte ve dışta yapılmak istenilen nedir acaba, göremiyor musunuz?
YOK, Göremezsiniz. Çünkü saman ithal ettik… Çünkü ortaya MİT tırları çıktı. Çünkü gerek ekonomik atılımlarda, gerek savunma sanayi hamlesi atılımlarında ve gerek ise iç ve dış siyasette Osmanlıdan bu yana (bilhassa cennet mekân Abdülhamit döneminden) atılan en iyi adımlar atıldı.
Göremezsiniz; çünkü o dönemde patates ve soğanın fiyatları aldı başını gidiyor diyerek feryat ettiler, kimse de soğansızlıktan ölmedi çok şükür. Aynı durum şimdi domates içinde geçerli. Neymiş efendim; Avrupa bu kış domates tüketecekmiş, o yüzden bizim domateslerin kilosu 40-50 tl yi bulacakmış. Evet, o yüzden festivallerde birbirlerinin kıçına domates atıp tutuyorlar. Aylarca domates yemezsem acaba bana kim küser merak ediyorum. Biliyor musunuz? Çok ta tın…
Göremezsiniz; çünkü ekonomi savaşının, ahlak kabul etmeyen senaryoları tatbik edilmeye başlandı ve benim güzel insanımın içerisinde gizlenmiş, bazı habis ruhlu para tapıcıları da Allah'ı unutup bunlara köle oldular ve kendi vatanlarının ekonomilerini şeytanın ellerine teslim ederek ne yazıktır ki kendi ahiretlerini sıkıntıya koydular (Allah a inançları var ise).
Göremezsiniz; çünkü sıcak savaşın, benim milletimin üzerinde her hangi bir etkisinin olmadığını bilen birileri, halkımı ekonomi zinciri ile sıkboğaz ederek, büyük bir ahlak çöküntüsü içerisinde dinden soğutup, aile birlikteliğinden uzaklaştırıp, dost meclisinden kovdurup o şekilde parçalamak için düğmeye basmış bulunmaktadır. Bunun için de, içimizdeki sözüm ona bazı aydın geçinen karanlık ruhlu kiralık adamlarını devreye koymuş bulunmaktadır. Bunların kim olduğunu halkım da, çok şükür kadim devletim de çok iyi bilmektedir.
Seçim sandığının masaya konmasına çok az bir zaman kaldı. Senaryo yazıcıları ellerindeki notlara ve figüranlara bakarak, uygun rolleri paylaştırma işine çoktan başladılar bile, ilgili yerlere konu mankenleri yerleştirilmiş, ilgili beyinlere ezberleri enjekte edilmiş ve gereken her türlü talimatları da ceplerine konmuştur.
Sonrası…
Sonrası yok. Allah onlara müsaade eder mi zannettiniz?
Sen kalkacaksın ALLAH'ın dinine küfredeceksin, Peygamberiyle alay edeceksin. Kutsal kitabını değiştirmeye çabalayacaksın, camisinde ayakkabılarınla gezinip at bağlayacaksın, bulduğun her fırsatta iman eden insanlarına her türlü aşağılama ve işkence ile dışlayacaksın ve sandığa gittiğinde de gelip o halkın inancını istismar edip oy isteyeceksin. Son yüzyıl boyunca; sizler bu Müslüman halka ne verdiniz de helallik istiyorsunuz?
Biz sizi çok değil daha dün 9 Eylül de İzmir’in sözüm ona düşman işgalinin kurtuluş törenlerinde gördük.
Biz sizi çok değil daha dün ölen kraliçenin ardından nasıl üzüldüğünüzü ve yeni gelen kralı nasıl kutsadığınızı gördük. İyi ama siz yüz yıl önce saltanat olayını farklı anlatıp, saltanatı kötüleyip ortadan kaldırmıştınız? Saltanat hususunda yüzyılda bizim yaşayamadığımız, göremediğimiz ne değişti de sizin fikriniz değişti. Yoksa işin aslı öyle değil miydi?
Daha dün sizlerden birisi, eli kanlı bebek katillerine bakanlık vereceğini söyleyerek acımıza başka bir acı katmadı mı? Yetmedi değil mi? binlerce insanımızı katlettiniz, sebep oldunuz. Bir de devleti teslim edeceksiniz… Dün, daha dün Mersin’de yine kan döktünüz. O şehidin ailesinden de gidip helallik alsanıza.
Daha dün sizlerden birisi “intikam-intikam-intikam” sloganıyla, son yirmi yılda yapılan her şeyin yakılacağını-yıkılacağını-ortadan kaldırılacağını ve bu çalışmalarda parmağı olan her canlıyı yargılayıp hapse atacaklarını ağzından salyalar akarak haykırmadı mı?
Daha dün sizlerden birisi, bu ülkenin gelmiş geçmiş en büyük tehlikelerinden ve yapılanmalarından birisi olan ve hiçbir düşmanın yapamadığı en ağır yıkımı yapan, şeytana bile pabucunu ters giydiren bir örgütün bütün elemanlarının af edileceğini ilan etmedi mi?
Evet, seçim sandığının masaya konulmasına az bir zaman kaldı ve şeytan bile kenarda durmuş bu gözü dönmüş din ve halk düşmanlarının ne yapmaya çalıştıklarını büyük bir hayret içerisinde izlemektedir. Kimisi elinde bir kitap ile çıkar kürsüye “bu kitabı teşkilatlara dağıtın, iktidar olunca ders kitabı olacak” diyerek göğsünde saklı olan zihniyeti apaçık ortaya koyarken, kimisi yapılanları yok edeceğim naraları atarken aklımıza yüz yıl evvel dedelerinin katlettiği KİLLİGİL paşamız geldi. Ve ne acıdır ki bu gruba destek çıkan, bu halkı ve bu ülkeyi parçalama sevdasında olanların içerisinde, benim garip halkımın bir bölümü ve rahmetli Erbakan Hocanın adını kullanan bir zümrede bulunmaktadır.
Sadece şunun cevabını verin, verin ki haklı iseniz, bizde ardınızdan gelelim. Mevcut iktidar, rahmetli Erbakan Hocanın hangi hayalini yerine getirmedi, hangi çalışmasını ayaklar altına aldı? Sizin bu iktidarda olan şahıs ile aranızdaki kin nedir? Neyin kinidir?
Siz haklı iseniz ALLAH YAR ve YARDIMCINIZ olsun demek lazım gelir. Yok değil ise ALLAH SİZİ KAHHAR ismiyle KAHRETSİN demek çokta zor değil. Ve şunu da çok iyi biliniz ki artık ezber bozuldu bir kere, bu saatten sonra size kimseyi yedirmeyiz.
Bu halk çok çile çekti. Çok karanlıklar gördü, yokluklar ile yaşadı. Sırf birileri iktidar olacak diye çok canlarını gömdü toprağa. Yol bekledi, yollara sürüldü.
Yeter da.
Yeter artık.
Ağzını açan hemen konuşuyor “megri-megri”
Bilende konuşuyor, bilmeyen de.
Yarın o kendi menfaatlerin yüzünden istediğin zümre, iktidar olur ise seni hangi Avrupa ülkesi kabul edecek, hiç düşündün mü? Yorgo mu, Hans mı?
Çünkü senin yaşayabileceğin bir ülken, sahip çıkabileceğin bir namusun, üzerinde nefes alabileceğin bir toprağın-işin gücün olmayacak. Domatesi 100 liraya bile bulamayacaksın.
Daha dün sağ-sol davasında aynı evde iki kardeşi birbirine vurduran zihniyet, bugün seni/beni mi görmezden gelip yaşatacak.
Evet, daralınca söyleyecek bir söz bulamayınca, aynı sakızı patlatmaya devam edin.
Sırf konuşmak için, ağzı olan konuşuyor.
Neymiş efendim? Ya“Megri-megri”