Hakan DİKMEN

Tarih: 25.08.2022 11:17

Kimse Ayranım Ekşidir Demez

Facebook Twitter Linked-in

Ülkemizde özellikle yaşadığım bu il de görev yapan bazı koltuk sahiplerinin, çalışan personeline ve vatandaşlara karşı davranışlarına yeri geldiğince değiniyorum ancak, genel kişi ve kurum adı belirtmiyorum. Bunun nedeni de aynı ilişkileri birden fazla kurumda görmüş olmamdır. Tek bir kurumun adını yazdığımda diğer kurumlara haksızlık etmiş olurum endişesi taşıyorum ve bu nedenle sorunu ortaya atıyorum ki, belki çok sayıdaki kişi üzerine alır ve tutumunu gözden geçirir belki.

Gerçekten bazı kurum yöneticilerinin akıl almaz davranışlarını görmezden gelmek mümkün değil. Dünya’ya at gözlükleri ile bakan kendisine yalakalık yapan 3-5 kişiden oluşan boş bir kadrodan bir ütopya oluşturmuş ve bütün iletişimini bunlar aracılığıyla sağlayan yöneticiler var. Etraflarında adeta taştan bir duvar ören ve onları bir kafesteymiş gibi çevreleri ile bağlantılarını koparan bu kişilerin doğru, yanlış her bilgiye inanıyor ve yaptıkları yönlendirmelere göre hareket ediyorlar.

Geçenlerde önemli bir kurumumuzun tepe yöneticisi ile A takımının yer aldığı bir diyaloğa şahit oldum. Konu çalışma yöntemine gelince o tepe yönetici, A takımını göstererek onlarla istişare etmeden hiçbir karar almadığını belirtince ben de ona  “ kimse ayranım ekşidir demez” deyimini hatırlattım. Her biri bir birimden sorumlu o A takımı elemanlarından hangisi gidip o tepedeki yöneticiye benim birimimde şu yanlış yapıldı veya şunu eksik bıraktık diyecek? Doğal olarak böyle bir şey beklemek düpe düz ahmaklık olur.

Aslında çok sevgili yöneticilerimiz benim naçizane olarak uyarmam gerekmiyor. Onlara Rahmetli Kemal Sunal filmlerini öneririm. Günümüz koşullarında internette kolayca bulup izleyebilirsiniz. Gerçekten de her yöneticinin tekrar tekrar  izlemesini tavsiye ediyorum

Velhasıl, hangi mevkide olursa olsun her yöneticinin yalnız etrafını saran kişilerin söylemleri ile yetinmemesi ve  hizmet götürdükleri kişilerin ve hatta daha alt personelin de görüşlerini sık sık almaları  ve buna göre değerlendirme yapması gerekir. Başka bir deyimle, Taş duvarları tamamen kırmaları veya en azından temiz bir nefes alabilmek için çatlatmaları gerekiyor.

Tabii ki görev sürelerinin sonunda saygı ile anılmak ve unutulmamak istiyorlarsa…

Biraz tebessüm Padişahın soytarısı ve patlıcan hikâyesi,

Padişahın sofrasına güzel bir karnıyarık yemeği konuluyor. Padişah ilk lokmayı alıp, ağzını şapırdatarak, kendisine bakan soytarısına;

Ben böyle bir lezzet görmedim. Ne kadar güzel bir karnıyarık, patlıcanı çok seviyorum.” demiş.

Bunu duyan soytarı başlamış patlıcana övgüler düzmeye…

 Bu mübarek sebzeye ne kadar şükretsek azdır. Bu patlıcanın her türlü yemeği keyifle yenilir. Bin bir çeşit yemeği var, mezesi yapılır. Hatta türlerini sayayım efendim?

Ali Nazik, Şakşuka, Karnıyarık, İmam Bayıldı, Patlıcan musakka, Patlıcan oturtma, Kuru patlıcan dolması, Hünkar Beğendi, Patlıcan Kebabı, Patlıcan Ezme, Patlıcan Beğenmeli Tavuk, Çığırtma, Fırında patlıcan, Soyalı patlıcan pilavı, Patlıcan köftesi, Patlıcanlı pilav, Patlıcanlı güveç, Patlıcan çorbası, İslim kebabı…”

Bu yemeklerin adını duyan baş aşçı ve aşçılar sıvamışlar kolları. Her gün ayrı bir patlıcan yemeği koymuşlar padişahın önüne. Her gün patlıcandan başka bir yemek görmeyen padişah bağırmış aşçılarına:

 Yeter ulan kaldırın bu patlıcanı önümden. Ne kastınız var bana her gün bu berbat sebzeyi getiriyorsunuz önüme.”

Soytarı bu geri durur mu:

 Bu berbat patlıcanın içinde nikotin bile var padişahım. Sağlığa zararlı. Bu sebzeyi hemen yasaklayalım efendim, dikimi de, tohumu da ortadan kalksın.” şeklinde başlamış patlıcanı yermeye…”

Bu fırıldaklık karşısında adeta başı dönen baş aşçı soytarının kulağına eğilip:

Sayın soytarı siz değil miydiniz bu patlıcan için mübarek diyen, patlıcan yemeklerinin tariflerini yapan, patlıcanı yere göğe sığdıramayan?”

Soytarı hışımla döner baş aşçıya ve “Bana bak, ben patlıcanın değil padişahın soytarısıyım.” der.

Hakan Dikmen

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —