Uz.Dr. Ayhan Yiğit


Hoş Geldin Ramazan -3-

.


      Hoş geldin Ramazan demek yetiyor mu?
             Bu seneki Ramazanı buruk karşıladık! İnşallah sevinçle uğurlarız… Sebep Amansız Salgın:
             Camilerimiz kapalı; Cuma ve Teravi namazlarını, toplu kılamıyoruz! Halkın sağlığı ön plana geçti…
             Salgın Hastalıkların önlenmesi ve alınan önlemler özeldir ve beynelmileldir! Biz bunların  iyisini yapmaya çalışıyoruz… Tedaviden önce kaynağı / odağı bulmak çok önemlidir!
              Allah yardım etsin!
             İnsanımız, bil hassa ilimizin bazı sakinleri, geçmiş yıllarda bu ayın yüceliğine, ayak uyduramıyordular! Bu yıl beklenmedik bir salgın hastalığı ile beraber kutsal ayımızı karşılamak zorunda kaldık… Herkes bununla uğraşıyor! 
            Tüm sosyal ve çalışma hayatı değişti. Bakalım eski olumsuz davranışlar, iyi davranışlara dönecek mi?                       Hayırlısı!
             On bir ayın sultanı, bereket ayı, mağfiret ayı, hatim ayı, Kuran ayı, iyilik ayı, hoşgörü ayı, yardımlaşma ayı, dayanışma ayı, yokluğu, yoksulluğu hatırlama ayı, fakiri, yoksulu görme ayı…
            Nefsimizi, hareketimizi, dilimizi, elimizi, yumruğumuzu terbiye etme, yumuşatma, güzelleştirme ayı…
             Kötülük yapmama, günah işlememe, dua etme, insanları incitmeme, işkence yapmama, hoşgörüyü hâkim kılma, İnsanlara saygıyı zirveye ulaştırma, komşu ve insan haklarının gözetilme, hak yememe, harama el uzatmama… Ayı.
           Syn. Diyanet İşleri başkanımız, ilk gün iftara doğru bir açıklama yaptı. Ramazan ayının öneminden faziletinden ve kısaca nasıl davranmamız gerektiğinden bahsetti… Zevkle dinledim ve ilham aldığım yerler oldu.  Her mümin bunlara uymalı… 
           Müslümanlara farz olan bu ibadet, hem bedenle/ fizik men ve hem de ruhen yapılan, yapılması emir olunan bir ibadet.
           Öyle ise; bizler de oruçluyken,  hem vücudumuza ve hem de manevi /ruhi dünyamıza hâkim olacağız.
           İşte o zaman ramazan ayına, haklı olarak “hoş geldin ramazan”,  deme gururunu yaşarız ve hasletinden yeteri kadar yararlanırız…
         Allah hepimize, bu güzel ahlâkı/iyi huyu nasip etsin.
        İlahi Emirleri, Hadisleri, İlkeleri ve görüşleri: her yetkililer [Hocalar ve din görevlileri),  fırsat buldukça söylüyor, hatırlatıyor. Basın ve televizyonlar sık sık bahsediyor. Din âlimleri ve yazarlar fikirlerini sergiliyor.
         İnsanlığın kurtuluşu, huzuru ve refahı, barışı, gelişmesi ve zenginliği; bunların yaşanması ve uygulanması ile doğru orantılı. 
        Çok şükür şehrimiz ezici çoğunlukla bu ilkelere uyuyor. Ramazan'ı coşkuyla karşılıyor, ORUÇ’ unu tutuyor ve iyilikle uğurlanıyor.
         Sözümüz, tavsiyemiz uymayanlara;  düzeni, ahengi bozanlara, huzuru kaçıranlara. Bu güzel insanların; kutsal bir ayda, ulvi duygularla yaşamasına, feyiz almasına, günlerini huşu ve haz içinde geçirmesine, işine gücüne rahat gidip gelmesine engel olanlara, ket vuranlara…
         Neden yeteri karda uygulanmıyor, uygulanamıyor, yaşanmıyor, yaşanamıyor? Bu soruları herkes, başta yetkililer ve siyasiler; kendi kendine sormalı, düşünmeli, kafa yormalı! Her şey tozpembe denmemeli!
         Ferdi, toplumsal, kitlesel ve bölgesel eğitim, öğretim metotları ve yolları bulunmalı ve uygulanmalı. 
          Bilimsel olarak; eğitimsel, sosyolojik, psikolojik yönler de göz önüne alınarak, yine bilimin öncülüğünde harekete geçip; kişilere ve topluma, İSLAM’ın ÖZÜ, AHLAKI ve gerçekler öğretilmeli, benimsetilmeli, azmettirilmeli ve yaşamın ayrılmaz bir parçası haine getirilmeli.
         Ne bekleniyor ki, kim bunları yapacak?  Geç kalınmış bir fiildir bu. Ama bir atasözü var  “zararın neresinden dönersen kârdır.”  
          Bu yanlış hareket ve hoş olmayan davranışların olması, yerleşmesi ve çoğalmasında ehliyetsiz ve yetkisiz kişilerin,  sözde kuruluşların, cemaatlerin ve derneklerin din ve ahlak dersi  (eğitimi)  vermelerinin etkisi büyük olmuştur ve olmaya devam etmektedir.   
       Daha önce  ,“Din eğitimi merdiven altından kurtarılmalıdır.”  başlığı ile bir yazı yazmıştım. Şimdi biraz kurtarıldı. Ama yapacak daha çok şey var...
       Bütün bu laf, program ve yazılardan, daha doğrusu KURANI KERİM VE HADİSLERDEN anlaşılıyor ki; kutsal olan bu ayda ve oruçlu insanlar, küfür, savaş, kavga yapmamalı,  birbirlerini yaralamamalı!
        Ama gel gör ki: Tablo böyle değil; savaşta yapıyorlar, işkencede, İslam coğrafyasında! Kavga ise, biz dâhil her yerde... Bunları bırakalım, bize dönelim.
       Ramazanın ilk günlerinde geçen seneler, acil servislere başvuran, kavga ve yaralı sayısı onlarca idi! Her günkünün 2-5 katı! Bu sene inşallah artış olmaz, azalma olur; sakin ve huzurlu geçiririz…
      Birkaç örnek: Kırmızı ışıkta geçme, şehir içinde tehlikeli araba kullanma, korna çalma, yol vermeme, bayanları sıkıştırma, galiz ve küfürlü kelimeler kullanma, pide kuyruğunda kavga etme… Bu yıl pide kuyruğu da yok!
       Demek ki bölgemizde, Erzurum’da; kavga, darp ramazan ayında artıyor!  Geçen yıl bayağı artmıştı… Böylemi “hoş geldin ramazan” diyeceğiz?
      Bu yıl inşallah azalır, yaşayıp göreceğiz:
     Kısıtlama  ve kapanmadan dolayı ;millet dolaşamadı, diyalog kuramadı, topluluk ve kalabalık oluşmadı..Bu nedenlerle, insanlar istese de  kavga edecek rakip bulamadı!Sevinelim mi, hüzünlenelim mi , düşünelim mi?
       Bizim toplumda ve ERZURUM ‘da bazıları ramazan ayını böyle karşılıyor!  Hayret ki hayret!
       Çok yazık, Atalarımızın, Dedelerimizin davranışlarını düşünmeliyiz...
       Erzurum Hatimler, Evliyalar şehri;  burada da iyi örnek olmalıyız…
        Allah hepimize hayırlı ramazanlar, iyi ahlâklar ve iyi davranışlar nasip etsin. 
       Hoşça kalın, EVDE KALIN                                           Uz. Dr. Ayhan YİĞİT