VEDAT KAN


Hele DADAŞ Hoş musan…

Hele DADAŞ Hoş musan…


Siyaseti bir yana bırakalım. Aldığımız bütün eğitimleri, edindiğimiz bütün tecrübeleri, biriktirdiğimiz olumlu ya da olumsuz bütün birikimlerimizi, bir kenara bırakalım ve geçelim aynanın karşısına ve kendimize şu soruyu sorup, ALLAH rızası için cevabını da samimi olarak yine kendimiz verelim. “Erzurum, Erzurum olalı kaç defa; böyle gelişme, böyle icraat, böyle ilerleme, böyle reklam ve böyle çalışma yaptı?”
Birilerimiz halen daha aksini ispat yolunda bir şeyler söyleyebilir. Aha görünen köy orada ve kılavuz istemez. Siyasi rekabet ortamında “ ne yapmışlar” diyenlerimiz olacaktır. Kıskançlık krizi ortamında “ortada ne var” diyenlerimiz olacaktır. Çekememezlik ortamında “abartmayın” diyenlerimiz olacaktır. Çok bilmişlik ortamında “asli vazifeleri” diyenlerimiz olacaktır. Ama inanın bana, çok iyi tahmin edebiliyorum ki, kendi çevrelerinde bile bu başarıyı kıskanıp dudak bükenlerimiz olacaktır. 


Olsun varsın. Kim ne der ise desin. Vallahi çok ta tın…
Helal olsun benim Başkanlarıma. 
Kimin ne dediğinin ne önemi var ki. Hesap ortada, rakam ortada, yüzde oranları ortada. Çok basit bir okuma ve kesin bir hüküm. 81 vilayetin 1 incisi Mehmet SEKMEN, ortalama 1000 ilçenin 4 üncüsü ise Mahmut UÇAR. Bu başarıyı bana kim hangi ortamda nasıl anlatmak ister ise buyursun, anlatsın.
Hizmet anlamında onlarda birkaç çalışma ile vakit geçirebilirlerdi. Asli vazifelerinin dışında her hangi bir çalışmaya tevessül etmez, üzerlerine vazife olmayan her hangi bir çalışmaya el atmaz ve “adam sende, bana ne” der ve bir sonraki seçim gününe kadar da ellerini sıcak sudan soğuk suya sokmazlardı. 
Ne oldu peki? 
Rahat durmadılar kardeşim, yerlerinde bir oturmadılar. 
Şehrin içindeki işlerini hallettiler yetmedi, dağ taş iş çıkardılar kendilerine. Birisi ovaya indi mahalle mahalle, diğeri dağların bağrında ilçe ilçe kovaladı işlerini. Duyar gibiyim yine “abartmayın” diyenleri.
Bırakın abartalım kardeşim, ne olur ki abartır isek? Şeriattan taş mı kopar, yoksa dünyada bir yerlerde sıkıntılar mı oluşur. Bugün abartmayacağız da ne zaman abartacağız bu başarıyı?
Bırakın abartalım kardeşim, ne olur ki abartır isek? Abartımızın neresi yalan, neresi uydurma? Bu sefer çokbilmişlik yapmayın da, hazır neşemiz yerindeyken, şu sıkıntılı günlerimizde güzel bir şey görmüşüz tadını çıkaralım olmaz mı?
Bırakın abartalım kardeşim, ne olur ki abartır isek? Hem madem siyaset yapacağız, madem kıskançlık yapacağız, mademki bir şeylerin bilmişliğini taslayacağız buyurun gelin bu şehrin tarihini beraber karıştıralım, en yakın zamanda kayda alınmış bu tür ne başarımız var? Ve en yakını ne zaman?
Yok, kardeşim yok. Böyle başarılarınız yok. Türkiye’de ilk olan kamu başarınız yok. 
Daha düne kadar “sahapsız memleket” nakaratıyla ortalıkta ağıt yakanlarımız nerede, daha düne kadar “bu memlekette olmuyor” züğürt tesellisiyle birilerinin tercümanlığını yapanlarımız nerede?
Yapmayın, bu şehir hepimizin. Bu şehirde yapılanlar bu memlekette kalacak, kimsenin giderken yanında bir şey götürdüğü yok, ne kadar inkâr edersek edelim her şey ortada ve ortada kalacak. Ne SEKMEN Başkanım ne de UÇAR Başkanım ellerini altına koydukları bu taşı kaldırıp götürmeyecekler. Hizmetleri de burada kalacak, anıları da. Ve biz bu hizmetleri her kullandığımız zaman anılarını yâd edip arkalarından hayır duaları edeceğiz. Bu şehir çok uzun yıllar öncesinden, Halk Partili Orhan ŞERİFSOY Başkanı unutmamış, siz sıkıntı çekmeyin bu iki değerini de unutmaz. 
Hazır rüzgâr bu şehrin lehine esmeye başlamışken, Cumhurun Reisi bile icraat tarzında yeni hamleler içeren bir şeylerin sözünü vermişken, şehrin genç dinamikleri söz sahibi olmaya ve yeni atılımlar kovalamaya başlamışken, bu şehrin adını büyük bir gururla güzel faaliyetlerle anmaya başlamışken, alınan bu başarılar bize kaymaklı kadayıf dolması olsun derim.
Bu şehirde böyle güzel şeyler olur da 2023 ü karşılarken oynanmadan durulur mu?
Hele Dadaş hoş musan, dolu musan boş musan…