Hazır güzel şeyler olmaya başlamışken. Hazır bazı işler yolunda gitmeye başlamışken. Hazır yüzler biraz da olsa gülmeye başlamışken; işte şimdi tam zamanı Erzurum.
Bizim gibi bizden birisi o artık; Okay Memiş valimiz, ön ayak olsun. Onursal Başkan Mehmet Sekmen ve şehrin bilinip te görünmeyenleri bir araya gelsin, hiç olmazsa şu son maçı Erzurum’da oynayalım.
O Stad yıllardır boya rötuşları ile duruyor, deprem raporu şimdi mi aklınıza geldi? Çocuklar şehrin yolunu unuttu. 60 lı yılların gezgin hippilerine döndüler valla, yeter artık bu ceza, bu esaret/sürgün günleri… Gariplerim, şimdi kim bilir hangi şehirdeler, kimsenin haberi yok.
Bu kadar mı çaresiz kaldın Erzurum?
O çocuklar tüm yokluklara rağmen çırpınıyor, gayret ediyor, sadece senin adın yazsın-senin adın söylensin diye.
O çocuklar başka şehirlerin oksijeni altında Palandöken’in vakurluğunu, Dadaş’lığın gururunu, Erzurum’un şanını yüceltmeye çalışırken yakışıyor mu sana? Sus pus olman… Hani Aziziye ruhun, Yakutiye sana küsmez mi sanırsın?
İşte bir fırsat daha, vakit dar ve hatta hiç yok.
Hemen şimdi! Kalk ayağa Erzurum
Ne demişlerdi;
“davranma, düştün kapana,
Ya çek bıçağını, ya gel âmâna!
Dedim ki; Dadaş’ı doğuran ana;
Taşır mı karnın da eğilecek baş?”
Erzurumspor bahanemiz olsun, Erzurum… İşte; her şeye başlamak için, tam zamanı.
Olmayan ne var ise;
Yapılmayan ne var ise;
Gelmeyen ne var ise;
Olmaz denilen ne var ise;
Birilerinin iki dudağının arasında inadına sıkışıp kalan ne var ise;
Benlik etmeden, kibir etmeden, adam sendecilik etmeden, sen-ben davasına düşmeden, ötekileştirmeden, bizden-onlardan diye ayırt etmeden, başa kalkmadan, bir verip-on söylemeden, senden olmayanı-senden bilmeden, sadece ve sadece Erzurum için, Erzurum sevdasına, Erzurum aşkına işte tam zamanı, şimdi…
Erzurumspor bahanemiz olsun; çadır kurun, izin alın, inisiyatif alın, ayağınızı yere vurun, ağlayın, sızlayın ne yaparsanız yapın kimsenin umurunda değil ve hatta gerekir ise koskocaman Erzurum Ovasında oynatın, bu sezonun son maçını.
Bu şehir; hiç bu kadar aciz kalmamıştı tarihte, ne oldu sana Erzurum?
Stadın yok diye takımına sahip çıkamıyorsun öyle mi?
Çadır kur.
Açık alanda oynat.
Koskocaman Erzurum Ovasında sana top koşturacak yer mi bulamadın?
İlçelerde oynatın.
Karayazı’da oynatın. Karaçoban’da. Veya Horasan’da halı serin ayaklar altına… Tekman’da dağ taş inlesin Dadaşın naralarıyla. Birlikteliğin sesi olsun bu maç, bahanemiz olsun şahlanışımıza…
Hınıs’ ın var ise stadı, orada oynatın. Kazanlarla kuru fasulye ikramı yapılsın tüm Türkiye’ye, kimseler ağzını açıp ta “zıkkım olsun” demesin Allah’ın verdiğine. Veren elin, alan elden üstün olduğunu; insanlığın baki kaldığını gösterelim artık şu dünyaya… İnsanların gelip geçici olduğunu, bugün birilerinin başı ağrırken yarın bizim de ağıracağını ne çabuk unuttuk. Mezar taşlarında “bugün bana, yarın sana” yazısını kör gözlerimiz neden görememiş. Sizin Allah’ ınız var da, O Allah ki; sizi konuşturup, birilerini susturuyor ise sizin müjdeli olduğunuzdan mıdır, yoksa tutulduğunuz imtihanın zayıflığının sizi götürdüğü uçurumun göstergesi midir?
Yazık ki ne yazık…
Tortum’ a gidin, Uzundere’ye.
İspir’in bağlarının kenarında oynayalım. Çoruh duysun Dadaşın heybetli sesini.
Pazaryolu ne güne duruyor?
Narman’da peri bacalarının yanında kırmızıları da giyeriz allı –pullu. Şimdilerde nasıl da soğuk akar, çeşmelerinin suları Oltu’ nun, yanına yaklaşılmaz. Tespihlerimizi şaklatarak izleriz Bolu Beyiyle olan kardeşlik maçımızı paşa paşa…
Olur’dan selam söylerler, yemeklerimiz gelir… Bakarsınız bir bardak buz gibi ayran yollanır, Şenkaya’ mızdan. Lavaş arası tereyağı ve göğermiş peynir dolusu…
Aşkale küsmez korkmayın, ben de varım der her zaman. Yolunuzdayım, yoldayım der. Çekinmez, koşar gelir…
Tıpkı; Pasinler gibi.
Köprüköy gibi.
Ve birlik beraberlik içerisinde düşman Çat’latalım… Olmaz mı?
İşte şimdi tam zamanı Erzurum.
Gelin piknik yaparak seyredelim şu maçı, birliğimiz ile dirliğimiz ile kardeşliğimiz ve yarınlarımız ile...
Haydi Erzurum;
Bu maç bahanemiz olsun, şahlanışımıza…