VEDAT KAN


Fıkra Misali Oldu Hayatımız; Ağlasak mı, Gülsek mi?

.


Vatandaşa doğalgaz faturası gelmiş. Toplamda 1 aylık bir fatura, 30 gün boyunca hiç kapamadan en üst derecede yaksa kombiyi ve evini hamama çevirse o tutarın çıkması mümkün değil. Bunu ben demiyorum, matematiksel hesaplar diyor ve o kurumun ne kadar baştan savma bir iş çıkardığını aleni olarak ortaya döküyor. Kurumsallaşamadığımız anlar birisi daha, “adam boş ver” mişliğimizin yürek dağlayan bir dönemeci daha. İş yok serzenişlerinin, ağlayışlarının, sitemlerinin havada asılı kaldığı ve yapılan görevde liyakatsizliğin en büyük delili. Ne sayacı okuyan farkında yapılan hatanın, ne fatura eden ve ne de kontrol eden. Benim bildiğim, görevli arkadaşımız “İstanbul'u fetheden Fatih edasıyla” sayacın yanına gelip, sayacın üzerindeki son endeksi elindeki okuyucuya yükleyip/okutup, çıkan düzenlenen faturayı sayacın yanına bırakıp gidiyor. 

Kontrol, yok…

Dikkat, yok…

Sorumluluk bilinci, yok…

Görünen o ki; baştan savma.

Ya o faturayı ilgili şirketin kayıtlarına geçirenlere ne demeli, merak etmediniz mi kardeşim; bir evden, ikamet edilen bir evden böylesi bir fatura nasıl tahakkuk edilir, ettirilir…  Peki ya o faturayı gören insanların psikolojik durumu, tabi canım kimin umurunda! 

Kontrol, yok…

Dikkat, yok…

Sorumluluk bilinci, yok…

Görünen o ki; baştan savma.

Kanunlarımızın arkasına saklanan bir yapı ve baştan savma zihniyetler ile yönetilen bu ve buna benzer birçok örnek. 

Madde açık; önce öde sonra itiraz et…

Güler misin, ağlar mısın?

Bir İl Başkanımız demokratik hakkını kullanmak için mevcut görevinden istifa etti; en doğal hakkıdır. Hizmet noktasında bulunduğu makam için, bu kadar yeterli biraz da başka bir unvan altında halkıma hizmet etmek istiyorum demiş. Son derece normal bir adım.

Adamın koltuğunun sıcaklığı geçmeden “ara veren yanar” mantığıyla onlarca aday çıktı ortaya. Meğer vatandaş olarak bizleri ne de çok sevenimiz varmış ta, haberimiz yokmuş. İstifa edenler, kulis yapanlar, ben, ben, ben diyenler ve daha neler-neler.

Allah rahmetiyle esirgesin, merhum Yazıcıoğlu Valim geldi hatırıma, İlber Ortaylı hocam ile aralarında geçen bir diyalogda “apartman yönetimine katılmayan, katılamayan” birilerimizin il yönetimine, ülke yönetimine katılma hususuna açıklık getirerek, tam da bu günlerden bahsetmişler diye gülümser gibi oldum;

Güler misin, ağlar mısın?

Bu arada, değerli hocam, gönüllerin daimi Sağlık Bakanı Prof. Dr. Recep AKDAĞ’ ın, yaklaşan ve bir önceki seçimlerden çok farklı ve enteresan görüntülere sahne olacağı, dün yapılan mutabakat metni açıklamasında anlaşılan yüzyılın seçiminde, daha doğrusu yüz yılın düellosunda aday olmayacağını açıklaması şaşırılacak bir olay değil. Bakanlık atamaları dışarıdan yapılacağı için, tahminimce mekânın sahibi geri dönüyor gibime geldi benim. Çünkü bu adım, vekil olarak kabinede yer alacak olması durumunda bir koltuk boşaltmaktan daha sağlıklı.