Hakan DİKMEN


Eyle Tek Tek Yatıp Galhmak Yok

,


 

Bugün  yazıma Erzurum’un manevi değerlerinden merhum Naim Hoca ile başlayalım istedim. Hocamın toprağı bol, ruhu şad mekânı cennet olur inşallah

Malum Seçimler yaklaşıyor, dedikodu, gürültü patırtı başladı. Seçim sürecinde ne olacak diye bekliyoruz. Gittiğimiz her yerde muhabbetler, sohbetler hep ekonomi ve seçim üzerine.

Rahmetli Naim Hocamız yine bir ramazan ayında Erzurum’da teravih namazı kıldırırken namaz esnasında  gürültü yapan ve hocadan evvel veya sonra secdeye varan; caminin mahfil denilen üst kısmındaki kadınları, şöyle uyarır hoca: “Mahfildeki garılar. Eyle tek tek yatıp galhmak yok. Bundan sonra bennen yatıp, bennen beraber galhacahsınız!”

Evet, artık partiler resmi olmasa da seçim startı verdiler.

Artık bizler seçimle yatıp ekonomi ile kalkar olduk. Bana da arkadaşlarım soruyor durum nedir, kimler aday diye, kim kazanır, siyasi durumu nasıl görüyorsun?

Bakın değerli büyüklerim ve dostlarım bu sorularınız cevabını size bir kıssa ile anlatayım, günümüzdeki siyasi tabloyu siz yorumlayın.  

Meşhur Siyasetçilerden birisi, arabasıyla köy köy gezerken, öküzleriyle tarla süren bir köylüyü görür ve yanına gider.

Köylüye kendisini uzun uzadıya kendisini tanıdıktan sonra sorar; “Dayı, ülkemizdeki siyasi durumdan memnun musun?”

Köylü, derin bir soluklanıp eli ile alnındaki teri sildikten sonra: “Bak” demiş Bey , “Sana bir şey anlatacağım, ne demek istediğimi oradan anla artık. Ben, şu karşıdaki köydenim. Eşimde, şu karşı yamaçtaki köydendir. Bir gün, baldızım bize misafir geldi. Misafirliği sona erince, onu kendi evine geri götürecektim.

Eşim, ben de sizinle geleyim, anamı babamı çok özledim, onları görmüş olurum dedi, ben de olur dedim.

Üçümüz birlikte yola koyulduk. Yolda aniden yağmura yakalandık. Aha şu gördüğün derenin suyu birden kabardı. Baldızımla eşimi, karşıya tarafa sırtımda geçirmek zorunda kaldım. Önce eşimi sırtladım ve karşıya geçirdim. Sonra, dönüp baldızımı sırtladım. Tam derenin ortasına gelince, baldızım sordu:

-Enişte, ablam mı daha ağır, yoksa ben mi daha ağırım?

Ben de şöyle cevap verdim:

 Eşek olup bu yükleri ben çekiyorsam, hangi yük daha ağır olmuş, hangi daha yük hafif olmuş, ne fark eder ki…

Bizim meşhur Siyasetçi, köylüden mesajı almış ve cevap vermeden hemen oradan uzaklaşmış.

Ben de, soru soran tanıdıklara  “Bizler, eşek olup bütün yükü çekiyorsak, siyasi durumun, öyle veya böyle olmasının ne önemi var ki” diyiyorum.

Hani, eşeği düğüne çağırmışlar, hiç sevinmemiş…

Diğer eşek sormuş:

-Neden sevinmedin?

Cevap vermiş:

-Ya odun bitti, ya da su bitti. Yoksa bizi niye çağırsınlar?

Üstad demiş ya.

Vatan millet diyerek sıkıldı kemer

Yıllarca millete vuruldu semer

Biri sırttan indi, öbürü bindi

Ne yoksulluk bitti, ne acı dindi.

Varsın artık yazdıklarımın yorumunu herkes kendi yapsın

Hakan Dikmen