VEDAT KAN


Böyle mi Oy Alacaksınız Bu Halktan?

.


Listeler su yüzüne çıkmaya başladı ve koptu kıyamet… 

Belki birçoğu dedikodu, bir kısmı nabız ölçme hareketi veya cambaz yemininin başka bir versiyonu olabilir ama

Halk kızgın… Hem de hiç olmadığı kadar. Birçok yerde oy oranlarınız neredeyse gözle görülür ve hissedilir derecede düşmüş bulunmaktadır. Sevecenliğiniz, iş bilirliğiniz, cana yakınlığınız, samimiyetiniz ve hizmetleriniz gibi daha pek çok özelliğiniz bir koli yumurta, bir kilo soğan fiyatının altında yok oldu gitti.

İster kabul edin, ister etmeyin ama özet görüntü sadece bu.

Ve bu durumun da sizin kendi eliniz ile seçip temsile görevlendirdiğinizi birileri tarafından bu hale getirildiğini de halk biliyor.

Halkın arasında sizi veya partinizi veya misyonunuzu veya vizyonunuzu temsile yetkili kıldığınız kişi veya kişiler tabiri caiz ise sadece ve sadece, kibir atına binip; halkına, komşusuna, kardeşine hep yukarıdan bakmakla yetindi ve lale devrinin keyfini sürdü.

Şimdi nasıl olacak bu durum?

Siz veya çevrenizde etten duvar örmüş ve size ulaşılmasını engelleyen birileri, Ankara’dan bu memleket için vekil tayin ederken, hiç ama hiçbir şekilde oy isteyeceğiniz insanların duygu ve düşüncelerine önem vermediniz. Vermeyi de asla düşünmediniz ve görünen o ki; şu ana kadar yaşanan her türlü, başta temayül dediğiniz çalışma olan faaliyette, tiyatrodan başka bir şey değildi.

Daha önceden de söylemiştik; “bu halk eski halk değil diye… Daha önceden de söyledik bu kadar insanı “konu mankeni” yerine kullanmayın diye. Daha önceden de söyledik, dedik ki kendi takımınızı ortaya atacak iseniz bu kadar insanın duygularıyla, hevesleriyle oynamayınız diye.

Şimdi “ben ne dersem o” mantığıyla ve tabiri caiz ise dayatmasıyla, eski tas eski hamam niyetinde iseniz şimdiden söyleyelim, o hamamlardan çok sular aktı ve oy alabilmek için artık “geçmiş olsun” diyelim…

Sadece bu mu?

Asla ve kat’â değil.

Dahası var. 

Bu temsile yetkili kılınan mutlu azınlık, bu halkı öyle bir hale getirdi ki anlatılmaya söz, tarife kelam gerekmez.

Bir sandalyeyi beğenmedi, başkasına göz dikti. Bir maaşa beğenmedi, başkasına göz dikti. Bir işe beğenmedi, başkasına göz dikti. Bir ihaleye beğenmedi, başkasına göz dikti. Bir makamı beğenmedi, başkasına göz dikti.

Sayalım mı?

Kendisi yetmedi hısım, akrabalarına. Yetmedi, eşlerine. Yetmedi, kardeşlerine. Yetmedi halasının oğluna, dayısının kızına ve hatta küsmesin diye yengesine.

Kamu kurum ve kuruluşlarının birçoğunda bu manzara var, yok değil. Özel sektör görünümünde olan olmayan, kamuya ait olan veya olmayan aklınıza gelebilecek hemen her ortamda bu durum ve daha sıkıntılısı mevcut. Olmasa da oldu diyorlar. Ve diyecekler de…

Nasıl olsa siz bu saltanat kayığına bir kere bindiniz.

Ardınızda gelenlerin büyük bir çoğunluğunun menfaat amaçlı olduğunu bilmeyen yok, yoksa neden bir vekillik için onlarca milyon harcama gereği duyulsun ki? Bu günkü ekonomik dengede ödenen maaşlar ile aylık 50-60 bin tl maaş alan bir vekilin 4-5 yılda alacağı toplam paranın kat kat fazlasıyla harcama yapmasının “Vatan ve Sakarya” kavramıyla alakasının olmadığını hep biliyorduk.

Düzelecek diye beklemekten başka hiç ama hiçbir çare de yok.

Düzelecek mi?

Asla…

O zaman ne yapılacak; halkın vekilini bu halkın kendi içerisinden seçeceksiniz. Çünkü o zaman belki biraz denge gelir, belki biraz düzen gelir. Çünkü halk artık kendisini temsile yollayacağı kişinin evini de, mahallesini de, nerede çay içtiğini de bilmek istiyor. Her hangi bir sıkıntı olduğu zaman vekâlet verdiği kişiyi yanında istiyor. Kendisine emretmesini, hakir görmesini değil kendisine hizmet etmesini bekliyor. Ve en önemlisi de geçtiğimiz dönemde vekâlet görevini yapamayanların yeniden listelere alınmasına da sıcak bakmıyor. Örnek mi; sadece bir önceki dönemi anlatmaya, bu şehrin yolunu dahi bilmeyenleri anlatmaya kalem yetmez.

Ankara’da oturup, Erzurum’a vekil tayin etmek ve sizi seven halkınızın kararına ipotek koyma dönemleri artık inanın bayatlamaktan da öte bir şey oldu.

Ben de vatandaşım, benim de bir vatandaşlık numaram var ve artık oy kullanmaya gittiğimde tanımadığım, bilmediğim ve hatta kanımın ısınmadığı hiç kimseye oy vermeyi de düşünmüyorum. Benim gibi düşünen binler ve hatta milyonlar olduğuna da eminim.

Oy kullanacağım vekili veya vekilleri tanımam ve hatta sevmem lazım.

Çünkü yediğim her lokmada onlara pay ayıracağım.

Bu arada sizi seven dedik; halkın büyük bir çoğunluğu “âmâsız, nedensiz, fakatsız” sizi gerçekten seviyor, amacınızın ve yarınlara ait attığınız adımların samimiyetine en az sizin kadar inandıkları için de size güvenmektedirler. Ancak bu şekilde yaptığınız takdirde, bu halkın gönlünü nasıl almayı becereceksiniz bekleyip göreceğiz.

Tamam, dava ve amaç daha önemli ancak, insanın kendisini kullanılmış hissetmesi de bir başka oluyor.

Siz böyle mi oy alacaksınız bu halktan?