VEDAT KAN


BİR ŞEHİR, BİR İNSAN…

.


  Bir holdingin bu şehirde bir alışveriş merkezi yapacağını, insanlarımıza markalaşma ve kalite adına katkılar sağlayacağını ve hatta bu çalışmaların başlangıç olacağını ve devamının geleceğini söylediklerinde her vatandaşımız gibi bende başımı sallayıp “hı hı” demiştim. Sonrasında inşaat çalışmaları, ortaya çıkan muazzam bir bina ve açılış telaşları derken aradan geçen zaman zarfında o binada yapılan etkinlikler, çalışmalar ve ses getiren uygulamalar hep aynı adresi, hep aynı ismi gösteriyordu. Hani doğrusunu söylemek gerekir ise alışkın da değildik bu tür şeylere.

Sonrasında; zamanın birinde, Büyükşehir Belediyemiz tarafından yaptırılan ve halkımızın hizmetine sunulmuş olan fuar merkezimizin, o ismi geçen holdinge tahsis edilmesiyle ilgili olarak “BEN SİZİN YERİNİZDE OLSAM” diye bir yazı yazmıştım. Hani ticaret ile ilgili olan, amacı sadece çalışmak olan, üretmek ve canlandırmak ile ilgili olan. Hani bir at, bir nal, bir çivi ve bir komutan hikâyesi hatırlatması olan.

Bir isimden bahsetmiştim, bütün şehrin tanıdığı. Adını hep duyduğu ve hatta belki de defalarca karşılaştığı birinden. Aslına bakar iseniz ben de tanımıyordum, sadece çalışmalarından dolayı duymuşluğum vardı ve bilhassa bu şehirden olmadığını biliyordum. Ama bu şehirdenmiş gibi görünenlerden daha çok bu şehirden olan bu isimden. Bu kısa zaman içerisinde, şehrin kendi öz çocuğundan daha fazla hizmet eden birisinden. Elini sıcak sudan soğuk suya koymaması gereken ama gördüğü her taşın altına sokan bir isimden. Ne demiştim o yazıda? Eğer duyduklarım doğru ise o ismi yani sayın Dr. Aydoğan SÜER kardeşimizi sınırız destekleyin demiştim.

Sayın Valim Okay MEMİŞ’ in de gayret ve destekleriyle, Büyükşehir Belediye Başkanım Sayın Mehmet SEKMEN bir kez daha gerçek bir siyasetçi olduğunu göstererek, atıl vaziyette bekleyen ve hiç alakasız alanlarda kullanılmak için çaba gösterilen bu fuar merkezini,  amacına uygun olarak kullanılmak üzere bahse konumuz olan MNG Holding bünyesindeki Sayın Dr. Aydoğan SÜER yönetiminde olan MNG EXPO ya tahsis işlemini gerçekleştirip, ilimizin gelişme çıtasının yükselmesi açısından kayda değer bir çalışmaya daha imza atmıştı.

Aradan geçen süre zarfında şehrimizde yaşanan futbol ağırlıklı problemler ve salgın ile ilgili kısıtlamaları içeren pandemi sürecinin sıkıntıları derken, gizliden gizliye yapılan çalışmalar sonucunda sözü bahsedilen fuarlar ile ilgili ilk ağızdan yapılan açıklamalarda,  çalışmaların çok güzel gittiği, her hangi bir kısıtlama sürecine girilmemesi durumunda 02.07.2021 tarihinde ilk etapta,  Mng Expo 2. Doğu Anadolu İndirimli Marka Alış Veriş Festivali olmak üzere başlanılacağı ve planlanan tarihler çerçevesinde de bu tür organizasyonların yapılacağını öğrendiğimizde işte şimdi hasat zamanı geldi dediğimizde, doğrusunu isterseniz ilk sözümüz olan “hı hı” aklımıza gelmedi değil.

Fuarcılık, Festivalcilik ve buna benzer organizasyonlar sağlam ekiplerin, büyük tecrübelerin, sağlıklı ve sağlam temellere dayanan samimi ilişkilerin sahiplerinin çalışmalarıdır. Özverili olan, paylaşmasını bilen, istişareye önem gösteren, dinlemesini bilen, dinletmesini seven ve insana değer veren yapıların çalışmalarıdır.

Fuarcılık, Festivalcilik ve buna benzer organizasyonlar; insan ilişkilerine saygı gösteren, maneviyatın hazzını yaşayan, müteşebbis ruhu taşıyan, üretim ve üretmeyi ibadet sayan, istihdam ve ekonomiyi gerçek manada güç gören zihniyetlerin eseridir. Bu uğurda her bir fikre değer veren ve ortak mahsul diyerek hasadını zevke çeviren geniş düşünceli beyinlerin yapıtıdır.

Ve işin doğrusunu söylemek gerekir ise, eğriye eğri doğruya da doğru der isek biraz da deli adamların işidir. Sen kalkacaksın dertsiz başını derde sokacaksın, istihdamdı, ekonomiydi, yeni yeni iş sahalarıydı, üç beş aileye daha ekmek aş kapısıydı diye kendini sıkıntıya atacaksın ve adına da çalışma diyeceksin. Ve yetmezmiş gibi koskocaman şehirde ve hatta ülkenin bir yerlerinde de ardından dedikodunu yaptıracaksın. Taşlanacaksın.

Bugün ben o alanı gezmeye gittiğimde gördüklerimi daha önceden anlatsalar idi inanın ki inanmazdım. Kabullendiğim, belleğimde tasarladığım ve hatta tecrübelerime dayanarak kendimi şartlandırdığım bir manzaram da vardı,  ancak o fuar alanının 4 bölümünün de firmalara tahsis edildiğini, bu 4 bölümde insanlarımızın hınca hınç dolu olarak ilgi gösterdiğini, alış veriş yapan insanların, satış yapan elemanların yüzlerindeki heyecanın ve özlemlerin samimiyetini gördüğümde kendi kendime dedim ki “istenildiğinde oluyor be kardeşim. İstenildiğinde oluyor”

Fuar alanı orada, isteyen istediği saatte gitsin gezsin ve sahiplensin. Bu alan, bu çalışmalar, bu gelecek, bu getirisi olan bütün güzel ameller bizim. Gecesini gündüzüne katan her kim ise bilmediğimiz ne sıkıntılar çekmiş ise bu meyveler bizim. Eksikleri yok mu var elbette ama onlarda bizim. Taşlayacağımıza, dedikodusunu yapacağımıza, kendi emellerimiz için olumsuz yanıt aldık diye ardından şeytanlık yapacağımıza, elini taşın altına bütün samimiyetleriyle koyan bu insanlar da bizim.

O alanı gezerken pozitif ayrıcalıklı bir kardeşimin Aydoğan Beyle karşılıklı oynadığı Erzurum Oyun havalarını ve boynuna sarılışını gördüğümde anladım ki bu adam bazılarımız gibi tribünlere oynamıyor, topu hiç taca falan da atmıyor ve direkt olarak rakip kaleye gole gidiyor, ne şakşağı seviyor ne de lale devri protokolleriyle zaman kaybediyor, sonuç önemli diyor bu adam sonuç. O yüzden şaşaalı açılış işleriyle zaman kaybetmiyor. İnanın kabul etseniz de etmeseniz de bu adam bizim için bu şehir için ha gayret diyor. Bir ekmek kapısı daha diyor. Birileri ne yapıyor? Bu adamdan şahsi istediğini alamadığı için taşlıyor… O zavallılara derim ki aman ha ben kendi gözümle gördüm o çocuk ona öyle bir dua ettik vallahi de billahi de çarpılırsınız.  

Bulmuşuz bunca zaman sonra bir Deli Dumrul yapışın yakasına. Bu şehir için, insanı için ne yaparsa kardır. Bu şehir yerinde kimsenin bir yere götürdüğü yok. Sahip çıkacak iseniz buyurun, kervanda yer çok. Yok, köstek olacak iseniz aman ha it ürür kervan yürür…