Sündüs GÜMÜŞ


BAY A

.


Dünyanın külfetini omuzlarımda taşıyordum sanki. Kısa tırnaklarımdan saç diplerime kadar.. Hissedebiliyordum bunun ağırlığını. Şarap kadehindeki kırmızı içeceğime baktım. Karşımda onun giderek yok olan silüeti. Zihnimde gitmemesi, yok olmaması için yalvaran ben. Evin her bir zerresinde onun kokusu. Ruhumda ise,, onun parmak izleri. Bir yudum alıyorum şarabımdan. “Bitiyorum her şeyine.” Mırıltısı çıkıyor ince dudaklarımdan. Kızmıyorum sana. İçim affetmiş seni, ne diyebilir ki diğer uzuvlarım. “Ölüyorum gözlerine.” Ayakta buluyorum kendimi. Saçma salak dans ediyorum. Kollarım ayrı sallanıyor, beynimin içi ap ayrı. Görseler yetkilileri çağırırlar. Ters gömleği giydirirler. Zihnimdeki tımarhaneden çok daha iyi bir yere götürürler.. Ev it bağlasan durmaz ve ben bu çöplükte bir elinde kadeh, bir elinde sigara, dans ediyordum. “Ah bir kokuya delirmek.” Adımlarım beni aynanın karşısına götürüyor. Eksik olan bana bakıyorum. Yarım kalmış ben. Aynadaki yüzüme gidiyor elim. Öptüğü dokunduğu yerlere gidiyor. Yanıyor. “Ölüyorum ah bana sor.” Son yudumu alırken dansımı da sonlandırıyorum. Yere bırakıyorum kadehi kendim otururken. Sigaram bitiyor, izmariti ahşap yerde söndürüyorum. Zemin delik deşik olmuş artık. Kollarımı dizlerime bağlıyorum. Sanki ölümsüz gibi. “Yaşıyorum seni delice,, yaşatıyorsun beni.” Parmak uçlarım kolumda dolanıyor. Bir gülümseme peydah oluyor suratıma. Ellerine almış ruhumu. Görüyor musun sayın okur! Ne halde bırakmış beni. Kendimden kusmuşum, sarmaşıkları serbest bırakmışım, sarmış beni. Boğmuş. Öldürmemiş de. Öylece bırakmış. Kendi halime. Fermanımı yazmış, ömür boyu ölemeden duracak. Ölemeden. Kandan korkarım, ilaç içemem, boyum tavana yetişemiyor, camdan atlasam ölmeme riskim var... Ölmeme riskim var sayın okur! Ruhumu almış öldürmüş kanlı ellerini yüzüme gözüme, göğüs kafesime dokundurmuş. Ruhumun kanıyla bedenimi mühürlemiş. Bayım sizce de bu biraz fazla değil mi? Şimdi sorarım. Bayım bu bana çok fazla ya gel bedenimi de öldür. Ya da ruhumu bana geri ver.