Geçen haftaki yazımda 2024 yılının, sıkıntılarla savaşlarla geçtiğini;Gazze ‘de Filistin’de,Lübnan’daYemende İSRAİL tarafından yapılan Müslüman soykırımına dünyanın seyrettiğini;
İnsan haklarının ve uluslararası hukukun sadece güçlü insanlara ve ülkelere mi geçerli olmalı ve uygulanmalı demiştim!
Bu manifestolar, bu mukaveleler, Onun için mi yazıldı, çizildi ve dünyaya duyuruldu. Hatta bazı devletlere dayatıldı.
Bu savaşlar ve kan akıtmalar sırf, şunlar için mi yapılıyor? Uluslararası etkin olma, nüfuz sahibi olma, ülkeleri sömürge gibi kullanma, ya da daha çok yararlanma, yer altı ve yer üstü zenginliklerinden daha fazla yararlanma, jeopolitik, stratejik etkinliği artırma, “siyasi ve sosyal baskılar, atışmalar”, baskın olup söz geçirmek için… Ayrıca askeri silah ve teçhizat yardımı yapmalar…vs.
Biraz uzattım, kısacası maddiyat,rantiye kapma (toprakla beraber petrol, maden…).
İnsanlar, merak ediyor; Dünya barışı ne zaman sağlanacak ve kimler sağlayacak?
Bu insanlık ve dünyanın geleceğini karartmayacak, hatta aydınlatacak, “yaratanın isteği doğrultusunda kurulacak”, bu düzeni ve ortamı kim, kimler tesis edecek?
İNSANİ,İLAHİ,AHLAKİ ve kutsal olan bu görev, bu olgu ve bu fiil; tüm ülkeleri yöneten liderlere, başkanlara düşmüyor mu?
İnsanlar kavga, çatışma ve birbirlerini öldürmek için mi yaratıldı?.. Tekrar ediyorum tüm dinlerde insan öldürmek, kanına girmek; dahası, işkence yapmak, yasak ve günah! Öyle ise bu tablo ne?
Bütün bunlar, geçtiğimiz yıldünyada olurken ve olagelirken;
Ülkemizde bazı güzel şeylerde oluyordu. Teknik ve yüksek teknolojik gelişmeler hızlanıyordu: Duble yollar, Hızlı tren hatları ve boğaz “sualtı” geçişleri, hava alanları, feribot ve deniz otobüsleri, tren vagonları…
Hava uçak sanayisinin ayrı bir yeri vardı. İnsansız hava aracı “Türk kuşu”, askeri helikopterlerimiz, tanklarımız, gece görüş kabiliyetli ve ısıya duyarlı kameralar…Bunlardan bazıları idi . Bunlar, gurur ve güven veriyorlardı. Aziz Milletimize.
Milletimizin ezici çoğunluğu huzur, güven, iyilik, güzellik, barış ve kardeşlik istiyordu. Aslında bu birlik, kardeşlik ve insanlık duygu ve erdemleri halkın özünde, kalbinde, beyninde, kanında ve kemiğinde vardı.
Bunları bozmaya çalışan, bozan, fitne ve ayrılık tohumları, saçan, marjinal gruplar ve bazı siyasilerdi. Bunların sayıları çok azdı, fakat ses ve gürültüleri çok çıkıyordu. Bu istenmeyen gürültüler, çoğunluğun ve kitlelerin huzurunu bozmaya yetiyordu.
2024 yılı ülkemizde, sosyal, toplumsal ve siyasi yönden oldukça sakin geçerken bir ara huzur bozuldu!...
Son günlerde de, toplumsal ve sosyal çalkantılar ve tartışmalar artmaya başlıyordu!.. Bazı kurumlar ve sivil toplum örgütleri ile sürtüşme ve suçlamalar filiz verip boy gösteriyordu. Siyaset, Adalet ve Emniyet kurumları da bunlardan nasibini alıyorlardı.
Yasama, yürütme ve yargı erkleri; yetki sahasındabazen birbirleri ile çelişir gibi görünüyorlardı… iki üst hukuk kurumubirbirine zıt hükümler verebiliyordular!
Yetki alanları ne idi ?.. Bu benim konum değil ve beni aşar. Ama halk; bu alanlara kim giriyor, kim kimin alanında top koşturuyor ve bu sınırlar net/ kesin çizgilerle ayrılmış mı diye merak ediyordu…
Yine milletyetki alanları veya tasarruf hakları, niye aşılıyor, diye de düşünüyordu!
Yeni yılımızın, eski yıldan daha iyi, daha huzurlu, daha mutlu, daha adil, daha sağlıklı ve barış içinde geçmesini diliyor;
Özellikle İslam coğrafyasında, kanın durması ve barışın gelmesi için yüce Allah’ıma dua ediyorum.
Tüm okurların ve Milletimizin yeni yılını kutluyorum… Saygılarımla. Hoşça kalın. Uz. Dr. Ayhan YİĞİT