VEDAT KAN


Bu Defa Olmaz, İzin Vermeyiz…

Bu Defa Olmaz, İzin Vermeyiz…


Birkaç tane satın alınmış beyin ve güdümlü fikirler. Hazırlanmış bir senaryo, yönlendirilmiş hedefler ve bir şeyler karşılığında kiralanmış birkaç eleman. 

Bu düzenek asırlardır hiç değişmedi.

Bin yıl öncede vardı, şimdi de var, dünyanın ömrü olur ise bin yıl sonra da olacak. 

Senaryoyu yazanlar hep aynı yolu izlediler, ne bir milim sağa ne de sola kaymadan. Onlar için kendilerinden, kendi fikirlerinden, kendi hedeflerinden olmayan bütün her şey, ama her şey düşman idi ve yok edilmesi gerekmekteydi. Bedeli ne olur ise olsundu. Bu uğurda devletler yıkılması gerekiyor ise yıkılacaktı. Bireyler harcanacak idiyse, harcanacaktı. 

Yapıldı, yapılıyor ve yapılacak… 

Senaryoyu oynayanlar meydanın kenarında bekleyen amale pazarı elemanları gibiydiler. Sadece kendi menfaatlerine baktılar. Kazanacakları paraya, alacakları paya baktılar hep. İş olarak gördükleri şeyin ne olduğunu dahi merak etmeden. Kimlere ne zararlar verileceğine bakmadan. 

Gerçek inanç, gerçek iman olmadıktan sonra satın alınacak birilerini bulmak o kadar kolaylaşmıştı ki. Ne kadar verir isen ver kimse doymuyordu. 

Nasıl olsa; memnun olan yok bu hayatta.

Kimi saman derdine düşer, kimisi ise vatan. 

Samanı bulsan koysan önüne, samana bakmadan hemen feryat ı figan başlar “yok mu başka satan”.

Oysaki daha bir asır evvel “bırak git dedikleri” giderken bu oyuna gelmeyin diye de vasiyet etmesine rağmen. Aynı sahne, aynı senaryo, aynı oyuncular, aynı toprak, aynı coğrafya, aynı kanlar… O zaman “şer” olanların torunları şer de devam ediyor, o zaman “hayır” da olanların torunları ise bu sefer susmayacak bilesiniz. Bu sefer olmaz, bu sefer bırak git dediğinizin gitmesine de, sizin tarafınızdan parçalanmasına da izin vermeyeceğiz. Bu defa o oyun, bu sahnede oynanmayacak…

Bu sefer olmaz.

Satılık kalem arıyorlarmış! Ne gereği var ilan etmeye, kapınızın önüne biraz kemik yığın koşan koşana göreceksiniz. Bu kutsal toprakların haini de, kahramanı da hiç eksilmedi ki. Allah’ı inkâr etmiş adam, emeğe mi saygı duyacak.

Siz yine de fazla heveslenmeyin derim; o kalemi tutacak yürek olmadıktan sonra kalem ne işe yarar. 

Bu sefer size verilecek bir Abdulhamid’imiz daha yoktur.