Necati Güngör


DOKSANALTINCI SAYFA


Yılmaz Özdil?in ?Mustafa Kemal?ini su içer gibi okudum.

 Doksanaltıncı sayfaya geldiğimde karşımda heybetli duruşuyla Erzurumlu Kara Fatma.
 O?nun hikâyesi var o sayfada.
 Gözyaşlarıyla okudum.
 Doksanyedinci sayfaya geldiğimde iki damla gözyaşımın da o sayfaya  düştüğünü farkettim.
 İşte Yılmaz Özdil?in anlatımından ?bizim Kara Fatma?mız.?
 Şundan  çok eminim.
 Allah korusun; ülke dara düştüğünde her Türk kadını Kara Fatma,
 Her Türk erkeği Hasan Tahsin!
 Kara Fatma?ların on tanesi en az benim Facebook sayfamda.
 Onlar benim can arkadaşlarım. Hepsini selamlıyorum.
 İşte, Özdil?in anlatımıyla Kara Fatma:
 ?Esmerdi.
 Kara kaşlı, kara gözlüydü.
 Simsiyah elbise giymişti.
 Çizmeleri simsiyahtı.
 Tüfeği simsiyahtı.
 Kemerinde simsiyah kama vardı.
 Kamçısı simsiyahtı.
 Atı bile simsiyahtı.
 34 yaşındaydı.
 Erzurumluydu.
 Binbaşı eşini Sarıkamış?ta kaybetmişti.
 Erzurum Kongresi?nde denk getirememiş, üç gün at sürerek Sivas Kongresi?ne gelmiş, yolunu gözleyip Mustafa Kemal?in karşısına dikilmişti.
 ?At binerim, silah atarım, bana iş ver? demişti.
 Fatma Seher?di.
 Tarihi sıfatını Mustafa Kemal taktı. ?Keşke bütün kadınlar senin gibi olsa Kara Fatma? dedi.
 Elinin hamuruyla erkek işine karışmasın filan gibi cinsiyetçi yaklaşımlar, Mustafa Kemal?in ciddiye bile almadığı kavramlardı. Kadının insandan bile sayılmadığı dönemlerdi ama, Mustafa Kemal için kadın eya erkek ayırımı yoktu. Yürek var mı, ona bakıyordu.
 Kendi elyazısıyla görev pusulası yazdı, imzaladı.
 ?İstanbul?a git, Üskadarlı Kuvvacı albay Neşet beyi bul, bu pusulayı ona ver? dedi.
 Gitti, buldu... Pusulayı okuyan Neşet beyin yönlendirmesiyle İzmit bölgesinde görevlendirildi.
 Aralarında kendi kızının olduğu 15 kadınla milis müfrezesi kurdu. İki ay geçti, emrindekilerin sayısı 700?e yaklaşmıştı. 43 kadın, 600 küsur erkeğin komutanıydı.
 Sadece kara gözlü değildi.
 Gözükara?ydı. 
 İnönü?de, Sakarya?da çarpıştı.
 Yanındaki kadınların 28?i şehit düştü.
 Kızı elinden vuruldu, iki parmağı koptu.
 Kendisi de sağ kolundan yaralandı.
 Bir ara cephane sandıklarını naklederken yakalandı, esir düştü, 19 gün işkence gördü, kaçmayı başardı.
 Büyük Taarruz?a katıldı.
 9 Eylül?de İzmir?e giren süvarilerin arasındaydı.
 Milis çavuşu rütbesiyle başladı.
 Üsteğmen olarak emekliye ayrıldı.
 İstiklâl madalyası aldı.
 Maaş bağlanmasını kabul etmedi.
 Emekli maaşını Kızılay?a bağışladı.
 Herhangi bir kişisel menfaat peşinde koşmadı, köşesine çekildi, izi kayboldu. Yıllar içinde dara düştüğü, kimseye haber vermediği, evsizlere yardım eden Galata?daki Rus manastırına sığındığı ortaya çıktı. Yalvar yakar zorla ikna edildi, Düralaceze?ye alındı.?
 Bu hayat, filme alınmalıdır.
 Kahramanımızı rahmetle, şükranla anıyor, huzurunda saygı ile eğiliyoruz.
 Mekânı cennettir inşallah.