İnsanlığımızı Kaybettik Hükümsüzdür…

.

İnsanlığımızı Kaybettik Hükümsüzdür…

Depremler olur, seller olur, fırtınalar olur, ağaçlar devrilir di ama en ağır şartlar altında dahi insanlık ölmez (di), insanlık devrilmez (di)… Ne oldu bize dercesine, yaşanan bu garip hal ve hareketlere akıl sır erdirmek hiç ama hiç kolay değil.

Yaşadığımız olay; kolay bir şekilde hafızalardan silinecek bir olay değil ama inanç seviyesinde gerçek insan olanların yapmış olduğu kenetlenme adımları bu acıyı hafiflettiği gibi uzun sürecek olan kabullenme sürecini de hafifleteceği kanaatimizdir. Ancak; insan suretine girmiş bazı mahlûkların bu acıdan nemalanma gayretlerini ömür boyu unutmak mümkün olmayacağı gibi, unutmak gibi bir niyetimizin de olmadığının bilinmesi gerekmektedir.

Deprem de evi yıkılan insanların acıları henüz sıcaklığını dahi yitirmeden, başlarını sokabilecekleri bir sığınak için gerçek değerinin üç-beş katı bir bedel kira talep edenlerin yeri “cehennem” dahi olamaz. Çünkü; cehennem günahkâr kulların, günahları için hesap verme alanı olarak bilindiğinden, bu fırsatçıların önce insan olup olmadıklarının anlaşılması gerekmez mi? İhtiyaç arz eden malzemelere afakî oranda zam yapıp, stokçuluk yapıp ve ihtiyaç sahiplerine elleri dahi titremeden satış yapanların Allah katındaki durumlarına müdahil olmayı ne de çok isterdik… Tamam, alışkınız bu durumlara. Son aylardır ve hatta son iki yıldır bu fırsatçılar yüzünden zamsız geçen saatlere bile hasret kalmışken bari bu günlerde, bilhassa toprağa karışmış canlarımızın nefesleri dahi tükenmemişken, bu umudu-bu nefesi siz tüketmeseydiniz!

Bir tarafta; memleketine deprem bölgesine acil olarak dönmek isteyen şehir dışındaki mağdur insanımdan talep edilen, yolcu taşımacılığı için bilabedel sayılacak rakamlarla yola çıkmayı insanlık vazifesi, bir ibadet sayarken; diğer tarafta aynı yolu gerçek değerinin on katı bedel talep edenlere de insan demeyi nasıl becereceğiz merak edenlerdenim.

Bir battaniyeyi araba fiyatına satanların durumu zaten affın dışında bir günah. Rabbimizin kabul etmediği ve kesinlikle karışmadığı “kul hakkı” işte budur.

İnsanlarımız toprak altında, kalanlarımız ise acılar içerisinde kahrolmuş bir vaziyette, yardım edenlerimiz sabır cenderesinde ezilip nefes alma zorluğu çekerken; nefsi için, cebi için, menfaati için aramıza karışan mahlûklara insan demek bile günahtır. Yardım amaçlı gidip hırsızlık yapan, talana kalkışan ve teşebbüs eden, insanların mağduriyetlerinden faydalananlara Yüce Meclisin bir an önce toparlanıp kati surette olay yerinde idam kararı alması elzemdir.

Bütün bunların olduğu bir ortamda, insanlıktan bahsetmenin, canlı çıkarılan insanların adet sayılarını vermenin, toprağa karışan canlarımızın adet sayılarına bakmanın manası ne ola ki? Değil mi ki bunları biz yaşadık, biz gördük ve canımız daha çok yandı; o zaman kaybolan canlarımız değil, insanlığımızdır. O da bulana hükümsüzdür zaten…


ÖZEL HABER 7.02.2023 13:56:00 0