Erzurum – Su medeniyetinin en önemli unsurlarından biri olan tarihî çeşmeler, Erzurum’da yüzyıllardır hem günlük yaşamın hem de kültürel hafızanın merkezinde yer almayı sürdürüyor. Osmanlı ve Selçuklu dönemlerinden günümüze ulaşan 175 tescilli çeşme, şehrin farklı mahallelerinde hâlen ayakta duruyor.
Medeniyetimizin “sadaka-i cariye” anlayışıyla şekillenen çeşme kültürü, Erzurum’da hem yer altı sularından hem de Palandöken Dağı eteklerinden toplanan doğal kaynaklardan beslenerek şehre hayat vermiştir. 12 farklı hattan dağ sularının, 31 noktadan yeraltı kaynaklarının taşındığı Erzurum; tarih boyunca “sular şehri” olarak anılmıştır.
Selçuklu’dan Osmanlı’ya Uzanan Su Mimarisi
Şehirdeki en eski çeşmelerden biri, Çifte Minareli Medrese Çeşmesi olup 13. yüzyıl sonlarına tarihlenmektedir. Kesme taş işçiliğinin en zarif örneklerinden bu yapı, bugün suyu akmasa da anıtsal niteliğini korumaktadır.
Erzurum’un farklı mahallelerine yayılan pek çok çeşme ise 16–20. yüzyıllarda inşa edilmiştir. Abdullah Paşa Çeşmesi, Akpınar Çeşmesi, Ali Paşa Camii Çeşmesi, Bakırcı Camii Çeşmesi gibi örnekler Osmanlı döneminin su mimarisini temsil etmektedir.
Unutulan Yapılar Restore Ediliyor
Son yıllarda yürütülen “Tarihî Erzurum Çeşmelerinin İhyası Projesi” kapsamında Feyzi Bey Çeşmesi, Eminkurbu Çeşmesi ve Çortan Sokak Çeşmeleri gibi birçok yapı taşınarak korunmuş veya restore edilmiştir.
Bazı çeşmeler ise şehirleşme sebebiyle yerinden taşınmıştır. Örneğin:
Cürübe Çeşmesi Gürcükapı’daki Kâbe Şeyh Mescidi’nin yanına,
Çortan Sokak Çeşmesi I Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi bahçesine,
Dede Ağa Çeşmesi Yakutiye Medresesi bahçesine alınmıştır.
Seyyahların Dikkatini Çeken “Cennet Çeşmesi”
Kara Köse Mahallesi’ndeki Cennet Çeşmesi, yerli ve yabancı seyyahların eserlerinde sıkça bahsedilen yapılardan biridir. Evliya Çelebi’nin “suyu zülâl-i hayattır” sözleriyle övdüğü çeşme, halk arasında sağlık ve bereketle ilişkilendirilmiştir.
Vakıf Kültürünün En Güzel Örnekleri
Çeşmelerin büyük bölümü hayır sahipleri tarafından yaptırılmıştır. Çeteci Abdullah Paşa, Mustafa Ağa, İbrahim Paşa, Habip Efendi gibi dönemin yöneticileri ve âlimleri; mahallelere su ulaştırmak amacıyla çok sayıda çeşme inşa ettirmiştir.
Erzurum Kalesi girişindeki Kale Çeşmesi, IV. Sultan Mehmed döneminde 1681’de yaptırılmış, 1905’te restore edilerek günümüze ulaşmıştır.
Su Medeniyeti Yaşamaya Devam Ediyor
Erzurum’un meydanlarında, sokak aralarında ve cami avlularında karşımıza çıkan bu çeşmeler; sadece su temin eden yapılar değil, aynı zamanda şehrin hafızasını ve geçmişin hayır geleneğini yaşatan kültürel miraslardır.
Şehrin dört bir yanında yükselen bu taş yapılar, hem mimari değerleri hem de taşıdıkları manevi anlamla Erzurum’un tarihî kimliğinin önemli birer parçası olmayı sürdürüyor.