.
Tamam farkındayız; birileri galeyana gelip sırf seslerinin duyurmak ve konuşmuş olmak için bu sıralar deprem ve algıları ile ilgili çok şeyler yazdı ve çizdi. Ama konunun uzmanlarına kimler ses verip, kulak açarak dinledi onu zaman gösterecek.
Haber; Ajansturk Haber Merkezi
Konunun uzmanları diyor ki Eyyy halkım; Öncelikle Deprem gerçeğiyle yaşamaya alışmalıyız. Çünkü; içerisinde bulunduğumuz bu gerçek, her ne kadar kabullenmesek te, işimize gelmese de birkaç yıl evvel- mesela 20 yıl evvel veya ondan önceki yıllarda veya daha önceki yıllarda ortaya çıkmış veya çıkarılmış bir gerçek değildir. Bu milyon ve daha fazla yıl önce meydana gelmiş olan bir oluşumdur ve bu oluşum şu ana kadar milyonlarca insanımızın hayatına ve rakamlarla ifade edilemeyecek bir maddi hasara sebebiyet vermiştir. Vermeye de devam edecektir. Bu durum sadece ülkemizi ve daha dün yıkılan illerimizi kapsamıyor. Tüm dünyanın sorunudur.
Öncelikle bu gerçeği kabul etmemiz gerekiyor.
Sonrasında; sonrası işte asıl çalışmalar sonrasında detaya inilerek önem kazanıyor.
Bu aşamadan hemen sonra halkımızın, hükümetimizin ve başta yerel yönetimlerimiz olmak üzere sadece ve sadece tek bir noktaya odaklanmamız gerekmektedir. “Ya Müteahhitlik Sistemiyle Depremlere devam edeceğiz, ya da ivedi olarak Deprem Bakanlığı ve teşkilatlanmasını kurup Depremle mücadele edeceğiz” başka bir şık seçeneğimiz maalesef yok…
Deprem ile mücadele edildiği vakit acılarımız bir nebze olsun hafifler, bu gerçek ile yaşamaya alışır ve hayat standartlarımızı bu yönde ayarlarız.
Nasıl mı?
Teknik bilinçlenmesini; Bilim ile
Ahlak bilinçlenmesini ise eğitim ile yaptığımız zaman ortaya çıkacak olan bazı ilave katkılar sayesinde depreme tedbir olacak önlemler alınabilir. Nedir bu katkılar; insanlık değerleri içerisinde dürüstlük, sadakat, ahlak ve vicdan temizliği vurgusunun kazandırılması, bunların teknik bilgiler ile birleşmesi sonucunda ortaya çıkarılacak hiçbir eserde hata aranmayacağı gibi şüphe de duyulmayacağı bilinmelidir.
Görünürdeki engelleyici tek sıkıntı budur.
Her hangi bir mekânın inşası esnasında kullanılacak olan malzemelerin tedarikinden, yapılan çalışmaların kontrolüne kadar; ruhsatlanmasından, iş teslimine kadar geçen aşamalarda atılacak adımların başında ahlak bilgisi gelmektedir.
Bu olgu göz önünde bulundurularak oluşturulacak maddi ve manevi caydırıcılık mekanizmalarının işleyişi ve ciddiyetinin, deprem denen sinsi düşmanımızı dizginleyeceği gerçeğini de ortaya koymaktadır.
Bu işin uzmanlarından oluşan mühendislik kadrolarının oluşturulması, bu işin uzmanlarından oluşan ustalık kadrolarının oluşturulması, kontrol mekanizmalarının oluşturulması ve en kısa zamanda gerekli çalışmaların yapılarak bu olayın siyasi arenadan uzaklaştırılması şarttır.
Siyasetin olduğu her alanda suiistimallerin, torpilleşmenin, gruplaşmanın, kayırmanın, ahbap-çavuş ilişkilerinin olduğu acı tecrübelerimizde mevcuttur. Bu sebeple siyaset üstü bir mekanizmanın oluşturularak deprem konusu bu mekanizmaya bırakılmalıdır. Şartları ağır olmayan ama suiistimallere kapalı, özendirici olmayacak derecede caydırıcı, suç işlenmesi durumunda da kesinlikle gün yüzü göremeyecek ve her türlü aftan muaf tutulacak titiz bir çalışma.
Neden olmasın ki?
En azından birkaç yılda bir toprak altında binlerce insanımıza ağlamaktan ise birkaç tane müteaahhite, birkaç tane belediye çalışanına, birkaç tane denetim elemanına, birkaç ustaya ve inşaatın sorumlularının tamamına üzülürüz olur biter.
Biz ağlayacağımıza, onlar ağlasın…
Neden olmasın ki?
Biz ağlayacağımıza, onlar ağlasın…
