.
Ajansturk Haber Merkezi olarak yapmış olduğumuz araştırmalar neticesinde, müteahhitlik sisteminin, insan hayatını hiçe sayarak para kazanmak uğruna, bir canın problem yaşaması hususuna aldırış dahi etmeden ve hatta yaşanan ölümleri umursamadan yeni projeler peşinde koşan birkaç azınlık zümreden oluştuğu görülmüştür.
Bu işi ciddi manada ve kanunlara uygun olarak yapan, layıkıyla yerine getiren inşaat firmalarının olduğu da göz ardı edilmeden halkımızın yapacağı en bilinçli hareketin mesken alımlarında, kim tarafından yapıldığına ve teknik özelliklerine kesinlikle dikkat etmeleri olacaktır.
Haber; Ajansturk Haber Merkezi
İnsan canını, kendi kazançları olan üç-beş kuruş ile değiş tokuş yapan ve bir türlü doymak bilmeyen bu zümre, kimlerden oluşmaktadır? Kendi vatandaşlarının kanını, çocuklarının kursağından geçen ekmeğe bulama acziyetine düşen, bu gözü aç ve doymak bilmeyen şahısların tahsil dereceleri nedir acaba? Bir uzman elemanın dahi yetişmesinin, eğitilmesinin yıllar sürdüğü ülkemizde bu korsan çalışma ve çok basit bir şekilde rahat para kazanma hevesi nereden gelmektedir, hiç merak edenimiz oldu mu?
Elbette ki bu heves; kanunlarımızdaki bazı esnekliklerin, içimizdeki gözünü maddi kazanım bürümüş bir azınlık tarafından kullanılması sonucunda meydana gelmiştir. Her hangi bir ilmi bilgisi olmayan, bahse konu durumu kapsayan her hangi bir diploması bulunmayan, konu ile alakalı olarak her hangi bir yatırımı olmayan birilerinin oluşturduğu ve siyasi manevralar sonucunda harekât alanı oluşturan bir zümrenin adımıdır bunlar. Halkımızı yıllardır sömüren, ölümüne sebebiyet veren ve her deprem ardından da örneklerine şahit olduğumuz yurt dışına kaçarken yakalanan menfaat zümresi.
Peki o zaman; sahte doktorluk yapan, insanların hayatıyla oynayan ve kimi zamanda ölümüne sebebiyet veren örneklerden, bu durumun ne farkı var? Bunun adı bilerek, tasarlayarak, planlayarak cinayet işlemek değil midir? O şahıslara ruhsat verenlerin, denetlerken attıkları her adıma “olur” diye imza verenlerin yardım ve yataklık suçunu işledikleri aleni değil midir? Bu hareket şahıs yargılamasından çıkarılarak, daha ağır ceza alınması açısından organize bir suç kavramına, yani çeteleşmeye neden sokulmuyor ki?
Bu durum; bütün Türkiye’mizde aynı olduğu gibi kendi şehrimizde de pek iç açıcı değildir. Öyle ki; gerçek inşaat mühendisi dışında inşaatlarımızda hemen her sektörün parmağı vardır. Muhasebecilikten canı sıkılanların veya tuhafiyecilikten canı sıkılanlarımızın ve hatta daha önceden de ifade ettiğimiz gibi tavla atarken canı sıkılanların dahi çok rahat bir şekilde maddi imkânları doğrultusunda ve kendilerine destek çıkabilecek ruhsatlandırma makamındaki bir yardımı sağlayan hemen herkesin yapabileceği bir kazanç kapısıdır müteahhitlik… Gerçek mühendislerin birçoğu ise bu adamların yaptığı binalarda meydana gelen göçüklerin yıkıntıları arasında, gönüllü olarak insan cesedi çıkarmaya çalışmaktadır. İşte Türkiye’mizin inşaat sektöründe geldiği en son nokta maalesef budur.
Elbette ki müteahhitleri, denetçilerini ve ruhsat veren makamları terazinin kefelerinden sadece birine koymakla bu iş bitmiyor. Diğer kefesine tabela odası özelliği olmaktan öteye gitmeyen, birbirleriyle bağımlı olarak çalışmaları gerekirken dahi birliktelikleri olmayan ve kopuk bir vaziyette sadece kendi menfaatleri için, kıraathane misali faaliyet yürüten birçok odayı da katarak, adı sivil kitle olmasına rağmen sivillerle ilgili ve kendi aralarında koordineli olarak yapılmış tek bir çalışmaları dahi olmayan odalardan da bu konuyla irtibatlı olarak bahsetmenin ve bu husustaki ezberleri bozmanın da zamanı gelmiştir. Çünkü deprem konusu, henüz birkaç gün önce de gördük ki kendi aralarında bilim dallarını (jeoloji, inşaat, harita, makine vs) dahi tanımamak için ego yapanlara bırakılmayacak kadar hayati önem arz etmektedir. Ve bu aşamada da görülmektedir ki; deprem ile mücadele kavramı, kendi aralarında dahi uyum sağlayamamış ve sadece çıkar amacıyla emlak yap-sat işine girmiş ve bu işi bilinçsizce yapan her hangi bir meslekten terk adam veya adamların sorumluluğunu çoktan aşmaktadır. Bu işe ciddi bir şekilde DEVLET eli değmesinin zamanı gelmiştir.
