CENGİZ HAN VE MOĞOL İMPARATORLUĞU DÖNEMİNDE UYGUR TÜRKLERİ VE TÜRKLÜĞE KATKILARI

,


ÖZEL HABER 19.09.2022 14:38:00 0
CENGİZ HAN VE MOĞOL İMPARATORLUĞU DÖNEMİNDE UYGUR   TÜRKLERİ  VE  TÜRKLÜĞE  KATKILARI
Tarihin büyük hükümdarlarından Cengiz Han’ın dünya’da ünlü olmasında ve Moğol İmparatorluğunun uzun yıllar hüküm sürmesinde Uygur Türklerinin çok payı vardır.

 

Türk Dünyası Haberi

 

Tarihin büyük hükümdarlarından Cengiz Han’ın dünya’da ünlü olmasında ve Moğol İmparatorluğunun uzun yıllar hüküm sürmesinde Uygur Türklerinin çok payı vardır.

Bu incelememizde Uygur Türk devlet adamlarının ve âlimlerinin Moğol Devleti’nde oynadığı rolü ele aldık.

Çalışmamızın temeli Moğol tarihi değildir; Moğol tarihi içerisindeki Türklüğü ortaya koymaktır. Biz, Cengiz Han’ın ırkî kökeni üzerinde tartışma yapmadan onu bir Moğol Hakanı olarak kabul ediyoruz. Fakat kurduğu devlet ve idealleri tamamıyla bir Türk devletidir diyebiliriz. Bu iddiamızı, Moğollar hakkında yazılan pek çok eserin ana kaynağı hükmünde olan “Moğolların Gizli Tarihi” adlı eser doğrular niteliktedir. Bu eser, Cengiz Han’ın kendi soyunu, hayat hikâyesini, dinî anlayışını ve hâkimiyet düşüncesini anlatan en önemli bir kaynaktır. Bu kaynaktaki bilgiler dikkate alındığında, Cengiz Han’ın kurduğu devletin, Türk devletlerinin özellikle Göktürkler ve Uygurların kültürel mirası üzerinde yükseldiği kolaylıkla fark edilecektir. Uygur Türkleri, Cengizhan İmparatorluğuna kuruluşundan itibaren her yönden güç vermişlerdir.

      Cengiz Han’ın kurduğu bu büyük imparatorluğun tarihini araştıran her tarihçi, Türklüğe ait unsurların varlığını kolaylıkla fark edebilir.

“Moğolların Gizli Tarihi” adlı eserde Cengiz Han’ın baş vezirlerinden Yilu Çusay, Cengiz Han’a şöyle diyor: “Bir orduya ok ve yay yapan usta lazım olduğu gibi devleti idare etmek için de yetişmiş devlet adamı lazımdır.” Bu sözden hareketle Cengiz Han’ın Uygurlara ilgi duyduğu ve Uygurların meşhur tecrübeli siyasetçilerini, devlet adamlarını, savaş tecrübesi ve bilgisine sahip olanları, mühendisleri, çok dil bilen diplomat ve tercümanları, tarihçi ve hattatları Moğol Devleti’nde görev yapmaya davet ettiğini, onlara üst düzey görevler verdiğini görüyoruz. Uygur âlimleri, Moğol Devlet yasalarının oluşumunda çok önemli rol oynamışlardır

Cengiz Han, Büyük Moğol İmparatorluğunu kurduktan sonra, devlet yönetimi ve kültür bakımından Moğollardan ileri olan Uygur Türklerini devlette önemli görevlere getirdi. Uygurlar, engin devlet yönetme tecrübelerini, kültürlerini, yazılarını ve dillerini Moğollara öğrettiler. Moğolların önemli bir kısmı, Uygurların etkisi ile Türkleştiler. Moğol Devleti, başta Uygurlar olmak üzere birlikte yaşadıkları öteki Türk boylarından da etkilenerek Türk-Moğol imparatorluğu niteliği kazandı.

Cengiz Han’ın yaptığı fetihler neticesinde Türk kavimlerinden pek çoğunun Moğol Devleti’nin yönetimini kabul ettiği, daha sonra Türklerin peşinden Türkistan’a gelen Moğolların önemli bir kısmının Türkleştiği, böylece iki toplum arasındaki kültürel etkileşimin uzun yıllar sürdüğü, bu nedenlerle Moğol Devleti’nin artık Türk-Moğol görüntüsü verdiği bilinen bir gerçektir.  Moğol İmparatorluğunun devlet teşkilatı,  Türk devlet teşkilatından farklı değildi. Koçu İdikut Uygur Devleti hükümdarı Barçuk Sanat Tigin, 1210 yılında Moğol İmparatorluğunun başkentine ziyarete gelir. Ziyaret sonrası Uygurların Beşbalık  (Şimdiki Doğu Türkistan’ın Cimisar civarları)  Bölgesinden binlerce vasıflı Uygur Türkü, Moğol Devleti’ne getirildi ve devlet işlerinde çalıştırıldı. Uygur komutanları, 1219-1225 yılları arasında doğu ve batıda yapılan bütün savaşlarda Cengiz Han’a rehberlik yapmıştır.

1204 yılında Naymanlara  yapılan bir savaşta Cengiz Han tarafından esir alınan Naymanların Uygur devlet adamı Adliye nazırı ve mühürdar Tata-tonga, Cengiz Han’ın dikkatini çekmiş ve ona başdanışmanı ve mühürdarı olmasını teklif etmiştir. Tata-tonga teklifi kabul ederek Moğolların devlet idaresindeki büyük bir boşluğu doldurmuş, imparatorluktaki yönetim eksikliklerini gidermiş ve devleti güçlü bir Türk usulü bir teşkilatı yapısına kavuşturmuştur. Ayrıca, Moğolların kültürel alandaki gelişimine de katkıda bulunmuştur.

Tata-tonga, 1223. Senesinden itibaren Uygur alfabesini Moğol İmparatorluğunun resmî alfabesi yapmıştır. Daha önce resmî olarak her hangi bir yazıya sahip olmayan Moğollar, Uygur alfabesine sahip olduktan sonra edebiyat, sanat ve kültür alanda gelişmeler sağlar. Moğollar, 1223-1937 yıllar arasında Uygur alfabesini kullanmışlardır. Moğol İmparatorluğun sınırlarındaki bütün yazışmalar Cengiz Han’ın emri ile Uygur alfabeli Moğolca ile yapılmaya başlar. Cengiz Han’dan sonra onun torunları tarafından kurulan Çağatay, Altınordu ve İlhanlı devletlerinde Uygurca resmî devlet dili ve yazısı olarak kullanılır. Ünlü Cengiz Han Yasaları Uygur alfabesi ile hazırlanmıştır.

Tata-tonga aynı zamanda Cengiz Han’ın oğullarının öğretmenidir ve onların iyi bir karakterli şekilde yetişmelerine yardımcı olmuştur. Cengiz Han aynı zamanda Tata-tonga’ya oğullarına Uygur Türk dilini ve Uygur yazısını öğretmesini emreder. Cengiz Han’dan sonra diğer Moğol beyleri de Uygur âlimlerinden, oğullarının Uygur Türkçesi öğrenmelerini sağlarlar. Bu suretle Moğolların üst tabakasındakiler, Uygur âlimlerinin tesiri ile Türkleşmeye başlar.  

Cengiz Han döneminde Moğol İmparatorluğunun Millî Eğitim ve Savunma Bakanlarının Uygur Türk’ü olduğunu görüyoruz. Moğol imparatorluğun Ortadoğu’dan sorumlu hakanı “Körgöz”  Uygur Türk’ü idi. Uygur Türk’ü Körgöz Hakan’ın sorumlu olduğu bölgeler, Anadolu’da Diyarbakır,   Gaziantep ve Hatay bölgeleri ile İran, Irak, Suriye, Türkistan ve Uygur ( Hoten, Kaşgar, Aksu, Avat, Kuçar, Korla, Kumul,) bölgeleri idi.

Cengiz Han vefat ettikten sonra oğulları ve torunları, devlet idaresinde Uygur bürokratları çalıştırdılar. Onların arasında; Tura Kaya, Bolat Kaya, Cengiz Han’ın vekili olarak Güney Çin’in idaresinden sorumlu olmuştur.   Yine bunların arasında Pulat Kaba ve Mahmut Yalavaç gibi ünlü devlet adamları da bulunmakta idi.

Cengiz Han’ın torunu Kubilay Han, 1279’de Çin’in Güney Sung Hanedanlığını yıkarak bugünkü Pekin’i (Hanbalık) başkent yapar. Kubilay Han Yü’en İmparatorluğunu  (1279-1368)   kurduktan sonra, binlerce Uygur devlet adamını ve mühendisi Pekin’e davet ederek üst düzey görevlerde çalıştırır. Bunların içinde Len-Şi-Şen 1231-1280, Sanga-1291, Ahmet -1281, Mengü Tigin-1291,  Şiban1197-1276, İl -Yığmiş, Mensur-1290 Ehteriddin-1290 gibi kişiler en başta gelmektedir.         

Kubilay Han, Len Şi-Şen’i ömrünün sonuna kadar baş danışmanı olarak yanında tutmuş ve devletin idaresinde onun bilgisinden yararlanmıştır.

Mengsur, Kubilay Han’ın devlet işlerinde özel baş danışmanlık yapmıştır.

Mengü Tekin, Kubilay Han’ın hocasıdır. Kubilay Han’a devlet yönetimi hakkında dersler vermiş ve ona Uygurca, Çince ve Tibetçe dilleri öğretmiştir.

Şiban, İyi bir diplomat idi Kubilay Han’ın diplomasi işlerini yürütmüştür. Şiban, ömrünün sonuna kadar Kubilay Han’ın dış ilişkilerden sorumlu başdanışmanı olmanın yanı sıra devletin bek çok gizli işlerine de bakmıştır.

Ahmet: Hotan Uygurlarından olup, Kubilay Han’ın Müslüman bölgelerini yönetmekle sorumlu vezirlerindendir. Askerî bilgisinin yanı sıra ilim alanlarında kendini geliştirerek vezirler arasında yüksek itibara sahip olmuştur.

İl-Yığmış, Kubilay Han, Timur Han ve İsen Hanlar döneminde devlete hizmet etmiş bir Uygur denizcidir.

Ehterettin, meşhur Uygur mühendistir. Kubilay Han’ın saray ve inşaat işlerine bakardı. Kubilay Han Pekin’i başkent yapınca şehrin mimarisini ve yeniden inşasını yapmıştır.

Bilindiği üzere Türkler ve Moğollar, yüzyıllar boyunca evlilikler yaparak akraba olmuşlar, birbirine yakın coğrafyalarda yaşamışlardı. Tarihin erken döneminde göçebe-çoban hayatı yaşayan Türkler, hayvan yetiştiriciliği yaparak göçebe bir kültür ve medeniyet oluşturmuşlardır. Şimdiki Ortadoğu ve Anadolu’da yaşamakta olan Türkmenler ve Yörükler, göçebe yaşam sürecinde bu topraklara yerleştiler. Bunlar Uygur İmparatorluğundan (Uygur, 744-840 Uygur-iye) beri, birlikte yaşayan Uygur Türk milleti idiler.  Hun çağında, Merkezi Asya’da Hun hakanı Mete’nin, “Yay geren bütün halkları birleştirdim, şimdi onlar Hun oldular” diyerek bahsettiği topluluğun içinde Moğol boylarının da var olduğunu tarihî kaynaklar ortaya koyuyor.

Göktürk ve Uygur İmparatorlukları döneminde Tanrı inancının yanında, Şamanist uygulamaların varlığı, Toplumsal hayatta Şamanların oynadığı mühim rol, Moğollar, Türk kültürünün kuvvetli tesir altında kalmışlardı.  

Hun, Göktürk ve Uygur imparatorluklarının bilgi birikiminden istifade eden Cengiz Han, adı geçen devletlerin cihan hâkimiyeti fikrini öğrendi. Bunun en belirgin ipuçlarını Cengiz Han’ın kendi soyunu Göktürklerin kutsal atası Börteçene’ye yani Bozkurt’a dayandırmasında görmekteyiz. Cengiz Han’ın kendini evrenin hâkimi sayması ve bu hâkimiyetinin meşruiyetini ilahî kaynaklara dayandırması Hun, Göktürk ve Uygur İmparatorluklarının özünde bulunan bir esastır.    Moğolca “Tegri” kavramının Türkçe Tengri’den geçtiği bilim dünyasında kabul gören bir düşüncedir. Moğollar, Cengiz Han’ın bu dünyaya gelişini, ilahî maksatların gerçekleştirilmesi inancına bağlarlar. Tıpkı Oğuz Kağan’ın doğumundan 40 gün sonra yürüyüp, av avlaması konuşması gibi Cengiz Han da doğarken elinde tuttuğu kan pıhtısıyla doğmuştur. Moğollar, devlet yönetimi ve teşkilatı konusunda da pek çok unsuru Uygur Türk kültüründen almışlardır.

Bunlardan şunu görmek mümkündür;  tarih içinde dünyayı Türkler  yönetti, bundan sonra da Türkler yönetmelidir. Bizlere düşen görev, Turan Devletleri Stratejik Araştırmalar Teşkilatı’nın önderliğinde Türk dünyasının ve Türkiye Cumhuriyeti’nin menfaatini ön plana alarak dünya insanlığına uzun vadeli planlı, projeli, akıl idrakli yol ve yön göstermek olmalıdır.

Öncelikle Türkiye’miz başta olmak üzere Türk-Müslüman dünyasının güçlü bir şekilde kalkınmasına katkıda bulunduğumuzda, Esir Türkistan’ın, Uygurların ve aynı zamanda da işgal altında bulunan mazlum milletlerin özgürlüklerine kavuştuklarına da katkı sunmuş olacağız.

Bizler, Uygur Türkleri olarak, ideallerimizin gerçekleşmesi için elimizden geleni yapmaya gayret göstereceğiz. Uygur Türkleri, her zaman Türk birliğinin yanında yer aldı, almaya da devam edeceğiz. İnanıyoruz ki yakın bir gelecekte Türkler, yeniden dünyanın parlayan yıldızı olacak ve Uygurlarımız da dünya devletlerinin gelişmesine büyük katkılar sunarak tarih içindeki o muhteşem günlerine yeniden dönecektir.

Allah, milletimizin yâr ve yardımcısı olsun!..

Yaşasın Türk birliği!..

Ne mutlu çalışan Türk’üm diyene!..

 

                                                             Erkin SABİT

(Bilgisayar Yüksek Mühendisi)

Doğu Türkistan Cumhuriyeti Sürgün Hükümeti Başbakanı

Ankara Meclisi Genel Başkan Yardımcısı

Turan Devletleri Stratejik Araştırmalar Genel Başkanı

Uygur Medeniyet Derneği Genel Başkanı

Turan Devletleri Teşkilatı Genel Başkan Vekili

Kızılelma Ocakları   Genel Sekreteri

Editör:Hakan Dikmen


SPOR


GÜNDEM

Büyükkılıç’tan Erciyes Feneri Derneği Marketi’ne ziyaret
Kocaeli'de Büyükşehir adayının seçim aracına taşlı saldırı!
Hatay'da tamamlanan konteynerler hizmete açıldı
Hatay Büyükşehir'de 'sosyal denge' yeniden imzalanacak
Başkan Altay: “Konya için var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz”

SON DAKİKA