“BEN ÜRETKEN BİR KADINIM”

.


14.01.2020 19:25:00 0
“BEN ÜRETKEN BİR KADINIM”

Eskiyle yeninin harmanlandığı, nostaljik duraklardan biri Tülay Çakır’ın heykel dükkanı. İçindeki üretme heyecanını, bir şeyler yaratma arzusunu kendi dükkânını açarak dindirdi. 17 yaşında evlenmesiyle birlikte okuyamayan Çakır, vazgeçmeyip 2 çocuk annesiyken üniversiteli oldu. Kendisini “ben üretken bir kadınım” diye tanımlayan Tülay Çakır, yurtdışında popüler olan boyaların Türkiye bayiliklerinide alarak sanat hayatını sürdürüyor.

İlkokul çağlarından beri resime, heykele meraklı olan Tülay Çakır sürekli üretiyor, araştırıyor, keşfediyor. E hal böyle olunca şu an yaptığı çalışmaları insan yadırgamıyor. Şirin, sıcak bir dükkânın sahibi olan Çakır, olumsuzlukların onu yıldırmadığını daha da kamçıladığını söylüyor. Çocuklarını okula gönderdikten sonra resimler çizmiş, heykeller yapmış durmadan çalışmış. Yıllar geçmesine rağmen okuma hayalleri hep sürmüş ve 47 yaşında üniversiteli olmuş. Atatürk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Heykel Bölümünü okul birinciliğiyle bitirmiş. Kendi deyimiyle” başarısını tescillemiş.” Eşinin “sen zaten yeteneklisin, çalışmana, diploma almana gerek yok ki” demesine rağmen…Ve mezun olduktan sonra akademik kariyer yapmak isteyen Çakır, yüksek lisans yapmış fakat kadro açılmayınca KOSGEB yardımıyla kendi dükkânını açmaya karar vermiş. Şimdilerde ise yurtdışında popüler olan boyaların Türkiye bayiliklerini alıyor, onları tanıtıyor. Her alanda çalışmalarını sürdüren Tülay Çakır aynı zamanda eşyaları eskitme usulüyle tekrar kullanıma kazandırıyor, denenmemiş farklı stilde çalışmalarda yürütüyor.

Eski eşyalarda yaşanmışlık var

Günümüzde tüketim alışkanlıklarının hat safhada olduğu bir dönemde eskiye rağbet edilmiyor. Bunun yanı sıra sırf “moda” diye bazı retro sayılan ürünler çok pahalı meblağlarda satılıyor. İnsanlar evlerinde bulunan şeyleri değerlendiremiyor. Çakıra bu tezat durumu soruyoruz ve şöyle cevap veriyor:”İnsanlar harcama taraftarı, yeni şeyler istiyorlar. Hâlbuki eski eşyalarda yaşanmışlık var. Onları atmak yerine değerlendirmeyi düşünmeliler. Mesela yurtdışında çok popüler olan peninsula çoklu paint tarzı İngiliz boyaları var. Ben onları araştırıp Türkiye’ye getirdim, ülkemizde 3. bayii oldum. Böylece eski eşyaları atmıyorum. Bu boya zımpara ve astar istemiyor. O yüzden her nesneyi kolayca boyayabilirsiniz. Eski eşyalarınızı modern bir şekle büründürebilirsiniz.”

Peki, eski ürünlerin değerlendirilebileceğini, bir şeylerin atılmadan, değiştirilmeden de işe yarayabildiğini insanlar görüyor mu? Tülay Çakıra göre insanlar bu durumu göre göre anlayacaklar. Sürekli olarak tüketen bir toplum yapısı olduğunu anlatan Çakır, “insanlar tüketmeye alışmış, yeni bir şey üretilir mi bilmiyor.” diyerek açıklıyor.

Faux tekniği senelerdir Avrupa’da kullanılıyor

Üretken bir yapıya sahip olan Tülay Çakır’a yaptığı işlerden başka neler yaptığını soruyoruz. Yurtdışından farklı boyaların bayiliklerini aldığını ve bu yeni yöntemleri tanıttığını ve uyguladığını söylüyor. Bu yeni boya tekniklerine gelince çakır, ülkemizde hiç duyulmadığını ve ülkemizde yeni yeni tanındığını söylüyor. Bu tanıtımı tek başına sırtlanan ve denemeye koyulan nadir isimlerden biri.

Yurtdışındangetirttiği teknikleri ise şöyle tanımlıyor: ”Mesela faux yöntemi senelerdir Avrupa’da kullanılan çok farklı bir duvar süsleme tekniği. Eski duvar kâğıtlarının yerine duvarların üstünü işliyor, boyuyor, desen çizebiliyorsunuz. Bu tekniğin Türkiye’de sanatçısı bile yok. Bir diğer farklı teknik ise dijital portreler. Bunları sanal ortamda sadece Mouse yardımıyla yapıyorsanız.”

Onlarda etrafını renkli görmeyi hak ediyorlar

Bu kadar üretken, yenilikçi bir yapıya sahip olunca maddi manevi bir karşılığının olup olmadığını soruyoruz. Kimi zaman emeğinin sömürüldüğünü ifade eden Tülay çakır, “ne kadar sıkıntılar yaşansa bile güzel anılarımız yok değil.” Diyor ve güzel bir anısını paylaşıyor.

“İngiltere’de kuruluşunun 25. Yılını 25 projeyle kutlayan peninsula çoklu paint firması, bir yarışma düzenledi ve kazananın istediği bir kuruluşa 500 poundluk bir ödül verecekti. Bunu duyunca çalışmaya koyuldum ve 25 eser yapıp gönderdim. Ödülü ise sağır ve dilsizler okuluna bağışlayacağımı sloganımın ise “onlarda etrafını renkli görmeyi hak ediyorlar, çünkü onların iletişimi sadece gözleriyle” olduğunu belirttim. Sonuçlar açıklandığında ise kazanmıştım. Yaşadığım bu gururu hiçbir maddi değer karşılayamazdı.” diyerek mutluluğunu ifade ediyor.

Eskiyle yeniyi birleştirebilmeliyiz

Ne kadar güncel, yeni olanı takip etseniz bile sanatçı kimliğin verdiği o ruhla farklı bir bakış geliştiriyorsunuz ve bir yanınız hep geçmişte kalıyor. Tülay çakır kendisininde yaşadığı bu durumu şöyle açıklıyor: ”Eskilerin bir ruhu var, bir yaşanmışlığı… Eskiye takılıp kalmamak lazım fakat unutmamakta. Eskiyle yeniyi birleştirebilmeliyiz.”

Hem sanatında hemde yaşamında belli bir kutuplaşma taraftarı olmadığını belirten ve farklı şeyleri aynı potada eritebildiğini söyleyen çakır son olarak da “Bunu başardığımızda dünya daha güzel bir yer olacak.” diye umutlarını dile getiriyor.


SPOR


GÜNDEM

Malatya Doğanşehir Belediyesi 'T.C.'lendi
Gemlik'te Başkan Deviren’den minik başkanlara Lunapark müjdesi
UCLG Başkanı Altay Latin Amerika belediyelerine seslendi
Başkan Aydın, makamının kapılarını halka açtı
İlk kitabını Başkan Zeyrek’e hediye etti

SON DAKİKA