Deprem Gerçeği 1 / Toprak Yutmaktan Bıkmadı, Peki Ya Biz…

Asıl sorun Deprem falan değil. 

Asıl sorun; depremin ve inşaatın bilgisini taşıyan, tanıyan ve o yönde tedbir alacak olan, çalışma yapabilecek olan bu işin uzmanı inşaat mühendislerimizin inşaat alanından uzaklaştırılmasıdır.

Çaresine baktığın zaman, depreminde üstesinden gelebileceğini biliyor insan. Ama bizim zorlandığımız ve bilinçli olarak kabullenemediğimiz bir gerçek var ki onu hep es geçmişiz. O da deprem esnasında ikamet ettiğimiz mekândan en az zarar ile nasıl sağ çıkabiliriz düşüncesidir. Bu düşünce doğrultusunda çalışma yapabilecek eğitim ise bilinçli olarak inşaatlardan uzaklaştırılan inşaat mühendislerinde mevcuttur.

Yapılan her türlü araştırmada, her türlü toplantılarda ve raporlamalarda ortaya çıkan en büyük gerçeğimiz bilinçsiz bir şekilde yapılaşma içerisine girdiğimizdir. Yani yaptığımız binalarımızın büyük bir çoğunluğunun can güvenliğinin olmamasıdır. Elbette ki sebepleri mevcuttur ama günlük hayatta yaşadığımız maddi menfaat edinme hırsı sayesinde, bu can güvenliği maddesi hep ötelenmiş, göz ardı edilmiştir.

Haber; Ajansturk Haber Merkezi

Örneklerini mi soruyorsunuz? Binlerce. 

Hatta ve hatta filmlere bile konu olmuş, bire bir yaşananlar ders vermiyor diye büyük bir keyifle izlediğimiz filmlere bile konu edilerek, halkımızın bilinçlenmesi açısından fayda sağlar amacı taşınmış ama o da beklenen yararı sağlayamamış, zaten yaşadığımız her depremde ortaya çıkan sonuçlar ne aşamada olduğumuzun bire bir kanıtı değil midir? 

Bu ülkede inşaat sektöründe; sektör ile uzaktan yakından ilgilenen hemen her birey maddi kazanım sağlarken, zarar eden tek varlık o sektörün değişmez sermayesi, bir çatı sahibi olduğunu zanneden ve sonrasında çöken o çatının altında can veren kendi vatandaşımızdır. Bu durum 100 yıl öncesinde de, şimdilerde uzay çağını yaşadığımız 2023 te de aynı olup, değişen hiç ama hiçbir şey olmamıştır. O günün şartlarında 50.000 olan nüfustan kaybımız 2-3 binlerde iken, şimdiki nüfus yoğunluğumuzda bu kayıp rakamı 30-40 binleri ve daha fazlasını bulmuştur. 

Halk olarak yaşadığımız bu yıkım esnasında ve sonrasında mucize denilen şeye şahit olduğumuzu, inanç noktasında çok güzel duygulara hâkim olarak birlik ve beraberliğin had safhada olduğu bir yoğunluğu yaşadığımıza şahit olduk ama geri planda bilinenin aksine çok farklı görüntülerin meydana geldiğini dile getirmenin artık zamanı gelmiştir.  Bu deprem esnasında görülen odur ki yan yana olan iki binadan 2 yıllık olan ve yeni yapılmış olanı yerle bir olurken, onlarca yıldır ve sonraki yıllarda yapılmış olan binaların sapsağlam ayakta kaldığını gördüğümüz zaman hemen aklımıza farklı ve değişik yorumlar gelmektedir. Bu da elbette ki inşaatlarda kullanılan malzemenin, bilhassa kaba inşaat diye tabir edilen ana unsur betonun ve demir aksamının çok büyük önem arz ettiğidir.