google-site-verification=8SKVZvCgNq15inzikTP1VfTBOYQ81urWn55KV6iqqtw
BUSİAD Açık Kapı Toplantıları kapsamında düzenlenen ikinci konferansta, Prof. Dr. Yavuz Kılıç, Hannah Arendt'in sıradan ve politik kötülük kavramlarını ele alarak Eichmann örneği üzerinden değerlendirmelerde bulundu.
BURSA (İGFA) - BUSİAD Açık Kapı Toplantıları / Felsefe Söyleşilerinin 2025-2026 dönemi ikinci konferansı, "Hannah Arendt ve Kötülük Sorunu" başlığıyla BUSİAD Evi'nde gerçekleştirildi. Konferans, Bursa Uludağ Üniversitesi Felsefe Tarihi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Metin Becermen'in yönetiminde yapıldı.
Sıradan Kötülüğün Şaşırtıcı Doğası
Etkinlikte konuşan Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Felsefe Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yavuz Kılıç, Arendt'in kötülük anlayışını ele aldı. Prof. Dr. Kılıç, Arendt'in sıradan kötülük ve politik kötülük kavramlarını değerlendirerek, sıradan kötülüğün sıradan insanlar tarafından işlenebileceğine dikkat çekti.
Eichmann Örneğinde Kötülüğün Sıradanlığı
Prof. Dr. Kılıç, "Sokrates, insanlar bile bile kötülük yapmaz der. Ancak bugün bile bile kötülük yapılıyor. Arendt, Eichmann örneğinde, onun sadist olmadığını, itaat eden biri olduğunu söylüyor. Zekâsı yerinde, düşünme yeteneği olan biri ama doğruyu yanlıştan ayıramıyor. Kötülüğün korkunçluğu, kötü niyetli olmamasından kaynaklanıyor" ifadelerini kullandı.
Politik Kötülüğün Yıkıcı Etkisi
Arendt'e göre sıradan kötülükten daha korkunç olanın politik kötülük olduğunu aktaran Prof. Dr. Kılıç, antisemitizm, emperyalizm ve totalitarizmin insanlığı hedef aldığını belirtti. Totaliter rejimlerde bireylerin düşünme ve eylem özgürlüğünün kısıtlandığını, insanlığın insani statüsünün yok sayıldığını vurguladı.
Sosyal Sorumluluk ve Teşekkür
Konferansın sonunda, Prof. Dr. Kılıç ve Prof. Dr. Becermen'e, Çağdaş Eğitim Kooperatifi'nin "Kır Çiçekleri Okusun Diye" sosyal sorumluluk projesine yapılan bağışın sertifikası, BUSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Buğra Küçükkayalar tarafından takdim edildi.