Nurullah Özkılıç


ALLAH NURUNU TAMAMLAYACAKTIR


Vatan ve millet, din ve devlet bir milletin temel referansları, temel kabulleri arasındadır. İnsanlıktan nasip almış bir kişinin hiçbir milletin inancı ile alakalı hakaret etme lüksü olamaz. Hayat karşılıklı sevgi ve saygı esasına dayanan bir anlayış içerisinde geçer. İnsanlar inanç hürriyeti adına istedikleri dine inanır ve inandığı gibi yaşar. Hiçbir zaman başkalarının inancını alaya alıcı davranışlar içerisine giremez, böyle bir hakkı da yoktur.

Milletlerin kanunları da bu manada bağlayıcı hükümler içerir. Ancak bir insan kendi inancının güzelliklerini sergileyebilir. Bu aydınlatma bir tercih meselesidir. İsteyen, arzulu olan kişilerin dikkatini çekebilir. Bunlar normaldir. Tebliğ adına İslâm?ın güzelliklerini yaşamak ve yaşatmak adına bu heyecanı duyabilir. Fakat zorla hiçbir kimse bir başkasına bir dinî kabul ettirme adına bir gayretin içerisine giremez. Zira dini tercihler isteye bağlı ve tek taraflı kabullerdir.

Ecdadımızın şanlı mazisine baktığımız zaman bu tablolarla sık sık karşılaşabiliriz. Cami, Sinegog ve Kilise yapmak isteyenlere kolaylık sağlamış, hatta destek de vermiştir. Müslüman Türk Milleti bu hoşgörü iklimini açıkça ortaya koymuştur. Ancak bunları bir bahçenin içerine koyup aynı kapıdan içeri almayı asla düşünmemiştir. Zira burada niyet aranmaz, bu bir küfürdür. Zira ?Allah katında din İslam?dır.? Bu ayet-i Kerime açıktır. 

İslâm Dini, barış, esenlik, mutluluk ve refahın adıdır. İnsanları Allah emaneti hassasiyeti ile bağrına basar. Adaleti bütün insanlar için eşit seviyede tutar. Son zamanlarda İslâm?ı terörist hareketlerle özdeşleştirmek isteyenler din düşmanlarıdır. Zira böyle yüce bir dini anarşinin kaynağı gibi göstermek bir insanlık ayıbıdır. Bu tür telkin ve beyanatlar İslâm düşmanlığından başka bir şey değildir.

Adı ne olursa olsun terörün dini ve milliyeti olamaz. Batıl da olsa bütün inançların ana teması insanları iyiye ve güzele davet üzerine bina edilmiştir. Âlemlere rahmet olarak gönderilen Sevgili Peygamberimiz, kin ve nefretle kurulmuş, kan ve gözyaşına boğulmuş cahiliye insanlarını kölelikten sultanlığa yükseltmiş ve bir Saadet Asrı kurmuştur. Temel insan hak ve hürriyetlerinin doruk noktada yaşandığı bir devrin adı olan Asr-ı Sadet, insanlığın huzur ve mutluluğunun teminatı, barış ve kardeşliğin adresi olmuştur.

İşte böyle yüce bir dine dil uzatan insanlık müsveddeleri içlerindeki küfür kinini akıtmakla gerçekleri örtemezler. Zira güneşi balçıkla sıvamak mümkün değildir. Güneşe gözlerini kapayan yarasa ruhlu kişiler bu hakikati inkâr edemezler. İslâm?a dil uzatan alçak ve şerefsizler için yaşsın cehennem! Bunlar eski komünistlikleri yeniden nükseden zavallılardır. Bunlar için seviye kavramı bile abes olur. Çünkü çukur bile bir seviyedir. Müslüman Türk Milleti bu zavallı, edepsiz insanlık müsveddelerine gereken cevabı vermiştir. Kanunlar bu tür hezeyan sahiplerini mutlaka cezalandırmalıdır. 

İlmin, aklın ve tekniğin önderliğinde insanlığı yükselişe davet eden İslâm?ın güzelliklerini Peygamber üslubu ile insanlara ulaştırdığımız zaman birçok insan hayatın güzellikleri ile tanışacak, birçok talihsiz insan huzur ve mutluluğa kavuşacaktır. Sevgi ve muhabbetin doruklarında kim olursa olsun bizim görevimiz bedbahtların kurtuluşu için dua etmek olmalıdır. Onların elinden tutmak iyiye ve güzele davet etmek başta gelen vazifemiz olmalıdır. Kolaylaştırıp zorlaştırmadan, müjdeleyip nefret ettirmeden gönüllerin fethi için yeniden bir gönül seferberliği açmak gereklidir.

Kuran nice kalpleri mühürlenmiş inkârcıların iftiralarına rağmen taptaze ve kıyamete kadar bir güneş gibi insanlığı aydınlatmaya, mutluluk ve saadetle dolu bir dünya kurmaya devam edecektir.
?Kâfirler istemese de Allah nurunu tamamlayacaktır.? Ayet-i Kerime?nin ışığında İslam?ı bir hayat tarzı, bir yaşama biçimi olarak kabul edip hayatımıza tatbik etmek zorundayız. Önce yaşamak, tebliğ etmek ve yaşatmak her Müslüman?ın başta gelen vazifesi olmalıdır.
Küfür karanlığına düşmüş, Allah sevgisine, Peygamber muhabbetine hasret kalmış talihsiz insanların imdadına koşmalı, tebliğ heyecanı ile dolup taşmalıyız.