Nurettin ŞENEMRE


BİR CUMA İKİ KARDEŞ


EY RABBİM ! ruhum sıkılsa senin kapındayım. dara düşsem, senin ismin dilimde kalbimi taşıyamaz duruma gelsem ?Feinnemeal usri yüsrâ.? der, sana yönelir, her zorluğun arkasından bir kolaylığın geleceği müjdene sığınırım Bu günümüzü külli hayırlara, nurlara, bereketlere vesile kıl. Lutfunla maddi manevi şifalar, müjdeler, rızıklar gönder. Hayra giden yolları kolaylaştır ve bizi sıdk ve ihlas üzere daim eyle. Bizi, ailemizi ve bütün müminleri rızana, muhabbet ve marifetine mazhar eyle Cuma?mız mübarek olsun Selam ve dua ile.

İKİ KARDEŞ

Vaktiyle Birbirini Çok Seven İki Kardeş Varmış.

Büyüğü Halil.

Küçüğü ise İbrahim?

Halil, evli çocuklu.

İbrahim ise bekârmış?

Ortak bir tarlaları varmış iki kardeşin?

Ne mahsul çıkarsa, iki pay ederlermiş.

Bununla geçinip giderlermiş?

Bir yıl, yine harman yapmışlar buğdayı.

İkiye ayırmışlar.

İş kalmış taşımaya.

Halil, bir teklif yapmış :

İbrahim kardeşim; Ben gidip çuvalları getireyim. Sen buğdayı bekle.

Peki, abi demiş İbrahim?

Ve Halil gitmiş çuval getirmeye? .

O gidince, düşünmüş İbrahim:

Abim evli, çocuklu. Daha çok buğday lazım onun evine

Böyle demiş ve

Kendi payından bir miktar atmış onunkine?

Az sonra Halil çıkagelmiş.

Haydi İbrahim. Demiş, önce sen doldur da taşı ambara.

Peki abi.

İbrahim, kendi yığınından bir çuval doldurup düşer yola.

O gidince, Halil düşünür bu defa:

Der ki:

Çok şükür, ben evliyim, kurulu bir düzenim de var.

Ama kardeşim bekâr.

O daha çalışıp, para biriktirecek. Ev kurup evlenecek.

Böyle düşünerek,

Kendi payından atar onunkine birkaç kürek.

Velhasıl, biri gittiğinde, öbürü, kendi payından atar onunkine.

Bu, böyle sürüp gider.

Ama birbirlerinden habersizdirler.

Nihayet akşam olur.

Karanlık basar.

Görürler ki, bitmiyor buğdaylar.

Hatta azalmıyor bile.

Hak Teâlâ bu hali çok beğenir.

Buğdaylarına bir bereket verir, bir bereket verir ki?

Günlerce taşır iki kardeş, bitiremezler.

Şaşarlar bu işe?

Aksine çoğalır buğdayları.

Dolar taşar ambarları.

Bugün ?Bereket? denilince, bu kardeşler akla gelir.

Bu bereketin adı: Halil İbrahim bereketidir .

ALLAH EVİNİZDEN VE KESENİZDEN HALİL İBRAHİM BEREKETİNİ EKSİK ETMESİN.

Kelebek

Akıllı iki kız kardeş varmış, bilgiye açlarmış ve okullarındaki, etraflarından aldıkları bilgi yetersiz olmuş.

Yörelerindeki en büyük bilgeye gitmeye, ondan da bilgi almaya karar vermişler.

Bilge adam kızların sorduğu bütün soruları bilmiş. Kızlar daha fazla bilgi almak için bir süreliğine daha bilgenin yanında kalmışlar.

Ama sonra bilgenin her sordukları soruyu bilmelerinden sıkılmışlar. ?Bilgenin dahi bilemeyeceği bir soru bulalım? demiş birisi.

Kızlardan biri, bilgenin bile bilemeyeceği bir soru buldum diye sevinmiş. Avucumun içine bir kelebek alacağım ?Avucumun içinde bir kelebek var. Canlı mı, ölü mü?? diye bilgeye soracağım, ölü derse kelebeği serbest bırakacağım. Canlı derse, avucumu hafifçe bastıracağım.

Kızlardan biri avucu kapalı bilgeye uzatmış ve sormuş:

? Avucumun içinde bir kelebek var; bilin bakalım canlı mı, ölü mü?

Bilge, kızın gözlerine uzun uzun bakmış ve cevap vermiş:

? Senin elinde kızım senin elinde?

Hayat akarken; iyi veya kötü, güzel veya çirkin, doğru veya yanlış, mutluluk veya hüzün, avucunuzdaki kelebek gibi senin elinde?

 

Tahlil

Temel hastaneye gider.

Girişte birinin ağladığını görür.

Yaklaşır ve sorar:

? Hayrola hemşerim? Neden ağlıyorsun?

Adam;

? Kan tahlili yaptırmaya geldim.

Parmağımı kestiler, der demez bu sefer de Temel hüngür hüngür ağlamaya baslar.

Ne olduğunu anlayamayan adam Temel?e sorar;

? Hayırdır hemşerim.

Sen niye ağlamaya başladın simdi?

Temel cevap verir;

? Ben idrar tahlili yaptırmaya geldim.