Nurettin ŞENEMRE


YETER Kİ YÜREKTEN İSTE


İbrahim Ethem Hz, tacı tahtı terk ediyor, Seneler sonra kendi yaptırdığı camide yatsı Namazı kılıyor, dışarıda kar hava çok soğuk, ?Şurada kıvrılayım da sabah olunca giderim? diye düşünüyor, Caminin bekçisi geliyor!

?Ne yapıyorsun? diyor

?Müsaade et şurada yatayım, Sabah Namazından sonra gideceğim? diyor,

Görevli bacağından tutuyor onu ve ?İbrahim Ethem senin gibi çulsuzlar için yaptırmadı bu camiyi? diyor ve bacağından sürükleye sürükleye, kafasını merdivenlere vura vura atıyor onu dışarıya!

İbrahim Ethem ?Ben bu camiyi yaptırdım? diyemiyor kibir olur diye, çaresiz şehre gidiyor. Her taraf kapalı, sadece bir yer açık, bir fırın. Kapıyı çalıyor ve sabaha kadar oturma müsaadesi istiyor, orada çalışan işçi ?Geç otur? diyor, Aradan bir-iki saat geçiyor, Sabah ezanı okunmaya başlıyor, okunduktan sonra işçi dönüyor.

?Hoş geldiniz nereden gelip nereye gidiyorsunuz isminiz ne? diyor İbrahim Ethem de;

?Ben iki saattir burada oturuyorum şimdi mi geldi aklına sormak? diyor!

Fırıncı ?Ben bu fırında işçiyim, iki çocuğum var, iki de yetime bakıyorum, Ben onlara şimdiye kadar haram lokma yedirmedim, senin geldiğin vakit benim mesai saatim dahilindeydi, ezan okundu mesaim bitti. Seninle istediğin kadar konuşabiliriz, şimdi kazancıma haram karışmaz? diyor!

İbrahim Ethem ?Sen ne güzel adammışsın, Sen Allah?tan bir şey isteyip de olmadığı vaki oldu mu? diye soruyor;

?Ben Allah?tan ne istediysem verdi, Fakat Allah?tan bir şey istedim, Onu bana vermedi, Allah?a yalvardım, bana İbrahim Ethem Hz göster diye, bana onu göstermedi? diyor!

?o Allah öyle bir Allah ki? diyor İbrahim Ethem Hz ?İbrahim Ethem?in bacağından sürükleye sürükleye, kafasına vura vura getirir sana gösterir, sen yeterki yürekten iste? diyor!

Sevenin sevdiğinden istediği tek şeydir dua. Ayrı bedenleri bir muhabbette birleştirendir dua. Çaresizken sığındığımız tek limandır dua, Kulun Rabbiyle teke tek buluştuğu andır dua. Yoksulun ekmek kapısı, dertlinin derman kapısıdır dua?!

 

HAYAT PAYLAŞINCA YAŞANABİLİR

Bir gün sormuşlar ermişlerden birine: ?Sevginin sadece sözünü edenlerle, onu yaşayanlar arasında ne fark vardır?? Bakın göstereyim demiş, ermiş.

Önce sevgiyi dilden gönüle indirememiş olanları çağırarak onlara bir sofra hazırlamış. Hepsi oturmuşlar yerlerine. Derken tabaklar içinde sıcak çorbalar gelmiş ve arkasından da derviş kaşıkları denilen bir metre boyunda kaşıklar. ?Ermiş bu kaşıkların ucundan tutup öyle yiyeceksiniz? diye bir de şart koymuş. Peki demişler ve içmeye teşebbüs etmişler.

Fakat o da ne? Kaşıklar uzun geldiğinden bir türlü döküp saçmadan götüremiyorlar ağızlarına. En sonunda bakmışlar beceremiyorlar, öylece aç kalkmışlar sofradan.

Bunun üzerine şimdi demiş ermiş, sevgiyi gerçekten bilenleri çağıralım yemeğe. Yüzleri aydınlık, gözleri sevgi ile gülümseyen ışıklı insanlar gelmiş oturmuş sofraya bu defa. ?Buyurun? deyince, her biri uzun boylu kaşığını çorbaya daldırıp, sonra karşısındaki kardeşine uzatarak içirirmiş.

Böylece her biri diğerini doyurmuş ve şükrederek kalkmışlar sofradan. İşte demiş ermiş, ?kim ki gerçek sofrasında yalnız kendini görür ve doymayı düşünürse, o aç kalacaktır ve kim kardeşini düşünür de doyurursa o da kardeşi tarafından doyurulacaktır şüphesiz ve şunu da unutmayın, gerçek pazarında alan değil, veren kazançtadır daima.

 

ÇOK KALMAYACAĞIZ

Halife Harun Reşid?in oğlu Me?mun hala çocuk iken, hocası sebepsiz yere ona sopayla vurmuştu.

Me?mun:

?Neden bana vurdun?? hocam diye sordu.

Hocası ona sadece:

?Sus!? dedi.

Biraz konuştular.

Me?mun tekrar sordu: hocam;

?Neden bana vurdun??

Hocası yine,

?Sus!? dedi.

20 yıl sonra Me?mun halife olunca, ilk iş olarak hocasını çağırttı ve Hocam siz; ?Bana niye sebepsiz yere vurmuştunuz ?? diye sordu.

Hocası tebessüm ederek:

?Onu hala unutmadın mı?? dedi.

Halife Me?mun:

?Vallahi asla unutmadım aklımdan da çıkmadı? dedi.

Hocası tarihe ibret olarak not düşülecek şu sözleri söyledi:

Bir gün olurda halife olursan zulme uğrayanın asla unutmayacağını öğrenesin ve kimseye zulmetmeyesin diye yaptım. dedi..

?Sakın ha kimseye zulmetme çünkü zulüm, yıllar geçse de kalpte sönmeyen ateştir?

Kimseleri kırmayın, zira çok kalmayacağız bu Yalan Dünya?da.